COĞRAFİ YAPISI
Demirözü İlçesi 39-50 Kuzey enlem, 39-51 Doğu boylamda olup, Bayburt Merkez Gümüşhane (Köse-Kelkit) ve Erzincan (Çayırlı-Otlukbeli) İlleri ile çevrilidir. Doğu Karadeniz Bölgesinde yer almaktadır. Rakım 1680 m.dir. Yüzölçümü 520 Km2 dir. İlçenin çevresi birbirine çok yakın tepeciklerden oluşmaktadır. En yüksek tepeleri Otlukbeli tepesi (2485 mt.) ve Pulur Dağı (2185 mt.) dir. İlçede sıcaklığın düşük, yağışın az oluşu nedeniyle doğal örtü zengin değildir. Dağınık şekilde ağaç ve ağaçlıklar vardır. İlçenin yüksek olan yerlerinde ise doğal örtüyü çayır otları oluşturmaktadır. İlçede Yakupabdal, Petekli, Elmalı, Kalecik, Serenli ve Kavaklı köyleri ile Gökçedere Beldesinde ormanlık alanlar bulunmakta ise de bu alanlar çok dar bir alanda ve yetersiz vaziyettedir. Yer altı kaynak suları bakımından da fakir olan İlçede Beşpınar (Lori) deresi ile Gökçedere (Pulur) deresi akarsu olarak bulunmaktadır. İnşasına başlanan Demirözü Barajı bittiğinde İlçenin bitki örtüsünde ve ikliminde büyük değişikliklere sebep olacaktır.
- Toplist
15 Eki 2009
Aydıntepe
AYDINTEPE İLÇESİNİN TARİHİ
Mevcut kaynaklara göre İlçenin yerleşim merkezi olarak kuruluşu Bayburt kadar eskidir. Aydıntepe İlçesinin bulunduğu bölge tarihin çeşitli dönemlerinde bir çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Yörenin bilinen en eski sakinleri Haldilerdir. Hitit kaynaklarında Bayburttan Dukamma adi ile bahsedilmiş olması M.Ö.3000-2500 yılları arasında Aydıntepe ve çevresinin Hititlerin egemenliğinde bulunduğunu göstermektedir. Aydintepe ve yöresinde Urartular,Iskitler,Romalilar,Persler ve Bizanslilar hüküm sürmüşlerdir.
Yöre 1071 Malazgirt Zaferiyle Türklerin eline geçmiş,1072 -1202 yılları arasında bazen Saltuklularin bazen de Danismendlilerin hakimiyetinde kalmıştır. 1202 yılında Selçuklular Saltuklu Devletine son verince Bayburt ve çevresini de ele geçirmişlerdir. Yöre bir süre İlhanlıların, Akkoyunluların ve Safevilerin denetiminde kalmış, 1514 Çaldıran Savasından sonra Osmanlıların hakimiyetine girmiştir. 1916-1918 yılları arasında Rus işgali ve Ermeni zulmüne maruz kalan bölge 21 Şubat 1918de işgal kuvvetlerinin yöreyi terk etmeleri sonucu tekrar Türk egemenliğine geçmiştir.
Osmanlılar döneminde Hart ismiyle Bayburt kazasına bağlı bir nahiye olarak varlığını sürdüren Aydıntepe, Cumhuriyetin kurulusundan sonra bucak merkezi olmuştur. 1957 yılında nüfusu göz önüne alınarak Belediye teşkilatı kurulmuş ve adi Aydıntepe olarak Türkçelestirilmistir. 1987 yılında 3392 Şayili Kanun ile İlçe olan Aydintepe, önce Gümüshane iline, 1989 yilinda çıkarılan 3578 Şayili Kanun ile İl olan Bayburta başlanmıştır. İlçede Kaymakamlık teşkilatı 09.06.1988 tarihinde oluşturulmuştur.
Kadın Erkek Nüfus Oranları
Okul Öncesi Öğrencilerinden Jest
Müftülük Binamız Yenilendi
Mevcut kaynaklara göre İlçenin yerleşim merkezi olarak kuruluşu Bayburt kadar eskidir. Aydıntepe İlçesinin bulunduğu bölge tarihin çeşitli dönemlerinde bir çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Yörenin bilinen en eski sakinleri Haldilerdir. Hitit kaynaklarında Bayburttan Dukamma adi ile bahsedilmiş olması M.Ö.3000-2500 yılları arasında Aydıntepe ve çevresinin Hititlerin egemenliğinde bulunduğunu göstermektedir. Aydintepe ve yöresinde Urartular,Iskitler,Romalilar,Persler ve Bizanslilar hüküm sürmüşlerdir.
Yöre 1071 Malazgirt Zaferiyle Türklerin eline geçmiş,1072 -1202 yılları arasında bazen Saltuklularin bazen de Danismendlilerin hakimiyetinde kalmıştır. 1202 yılında Selçuklular Saltuklu Devletine son verince Bayburt ve çevresini de ele geçirmişlerdir. Yöre bir süre İlhanlıların, Akkoyunluların ve Safevilerin denetiminde kalmış, 1514 Çaldıran Savasından sonra Osmanlıların hakimiyetine girmiştir. 1916-1918 yılları arasında Rus işgali ve Ermeni zulmüne maruz kalan bölge 21 Şubat 1918de işgal kuvvetlerinin yöreyi terk etmeleri sonucu tekrar Türk egemenliğine geçmiştir.
Osmanlılar döneminde Hart ismiyle Bayburt kazasına bağlı bir nahiye olarak varlığını sürdüren Aydıntepe, Cumhuriyetin kurulusundan sonra bucak merkezi olmuştur. 1957 yılında nüfusu göz önüne alınarak Belediye teşkilatı kurulmuş ve adi Aydıntepe olarak Türkçelestirilmistir. 1987 yılında 3392 Şayili Kanun ile İlçe olan Aydintepe, önce Gümüshane iline, 1989 yilinda çıkarılan 3578 Şayili Kanun ile İl olan Bayburta başlanmıştır. İlçede Kaymakamlık teşkilatı 09.06.1988 tarihinde oluşturulmuştur.
Kadın Erkek Nüfus Oranları
Okul Öncesi Öğrencilerinden Jest
Müftülük Binamız Yenilendi
Şairlerimiz
BAYBURTLU ŞAİRLERİMİZ
İrşadi Bayburdi Haz.
Ağlarbaba Bayburdi Haz.
Bayburt lu Zihni
Celali
Hacı Maksut Efendi
Süleyman Ruhi
Hicrani
Ahmet Baba
Kalender Küşadi
Tevhid Battal
Yahya Akengin
Şaşguni Baba
BAYBURTLU İRŞADİ (1806-1877)
İrşâdî Baba Buhâra ve Horasan erenlerinden Seyyid Emîr Külâlî Hz'nin soyundan Selim Baba'nın oğludur. Sadrettin Konevî devrinde Buhâra'dan gelip Konya'ya yerleşmişlerdir.
Zamanla alîmler ve mutasavvıflar yatağı Konya'da ulemânın çoğalması ve aralarındaki ihtilâfların zuhuru neticesinde Selim ailesi Konya'dan Erzincân'a gelmiş, burada zamanın Gavs-ul a'zamı Vehbi Hayyatî (Terzi Baba) Hz.'nden Tarîk-ı Âliye intisâb etmişlerdir.
Erzincân'dan gelerek kendi adlarını verdikleri Seyyid Ya'kup yaylasını kurar ve Selim Baba'nın ölümüne dek burada kalırlar. Bugün aynı yerde Seyyid Ya'kup Hazretleri'nin ziyâreti bulunmaktadır. Selim Baba'nın ölümünden sonra çeşitli nedenlerden dolayı İrşâdî Baba, Zargidi (Gümüşdamla) köyünden ayrılarak Sıptoros (Oruçbeyli) köyüne yerleşir.
Fakîr bir ailenin çocuğu olan İrşâdî 1806 yılında doğar. Her müslümân çocuğu gibi çocukluğunu kışın medreselerde Kur'an okumakla, yazın ise ailesine çiftçilik işlerinde yardım ederek geçirir.
Ahlâklı ve çalışkan olan İrşâdî, kısa zamanda hocaların takdirini kazanır. Molla olabilmek için Sünür ve Bayburt-Yakutiye medreselerinde tahsilini tamâmlayarak icâzet alır.
Büyük İrşâdî Baba bir yandan tasavvufî derinliğe erişmek için çalışırken, bir yandan da Ahmediyye ve Mevlid gibi eserler meydâna getirir. İrşâdî Baba'nın başlayıp da bitiremediği "KISAS-ÜL ENBİYÂ" kitabı torunu Ağlar Baba tarafından manzûm olarak tamâmlanır. El yazması Dîvân'ını ise seferberlikte kaybeder.
İrşadî Baba, şiirlerinde çok yalın bir dil kullanmış, şiirlerini lirik ve didaktik olarak hece ölçüsü ile yazmıştır. Bazı ediplerimiz İrşâdî Baba'yı literatürde incelerken ona halk şâiri demişlerdir. Gerçekte İrşâdî Baba bir halk şâiri değil büyük bir mutasavvıf ve Hak âşığıdır. Sembolik olarak her şâirin gerek beşerî, gerekse mânevî bir sevgilisi vardır. İrşâdî derûnî aşkı tatmış, Allah sevgisini kalbinde sindirmiştir. Bu sevgi onu öyle dalgınlaştırır ki, bir gün bitkin bir hâlde köyün altından akan derenin durgun ve derin bir yerine (göle) geldiğini dahi fark etmez ve göle düşer. Bu hâl kendisini utandıracak şekilde köy halkının dikkatini çeker.
İşte İrşâdî'nin hayatındaki, önemli değişikliğin başlangıcı bu olay ve onu tâkip eden gecedir. Kalbi ilâhî aşkla dolan İrşâdî kendine geldiğinde, aşkının Allah'a teveccüh ettiğini ve suya düştüğü o gölden meleğin kendisine aşk rüzgârı estirdiğini i'tirâf eder ve şu şiiri söyler:
Bir gece hubda verildi dîl-i umrânlık bana
Gussadan hiç âzâd olmam gelse sultanlık bana
Kûşe-i Vahdete girdim bu cihân fâni imiş
Ettiğim cürm ü hatalar geldi pişmanlık bana
Çarh-ı gerden yüz cevâhir eser bir gün bâdımız
Hoyrat girer bağımıza kurutur yaprağımız
Tenimiz hâke kavuşur unutulur adımız
Yeşil atlas giymedense yeğdir uryanlık bana
Şol kişi derde bahâdır dâim yıkar hasmını
Dünyâya mağrûr olanın Allah bozar resmini
Zikredeli ol Cenâb-ı Kibriyâ'nın ismini
Bu yalancı fâni dünyâ geldi zindânlık bana
Dokuz türlü alet ister taşı hakkâk delmeğe
Mürşidimiz ta'rif eyler doğru yola gitmeğe
Bu İrşâdî arzu çeker Hakk-ı pâyân gelmeye
Gerçi nasîp eyler ise Hazret-i Mevlâm bana
İrşâdî Baba ile zamanın büyük alîmi Balahor (Aksar) köyünden Hacı Oslu arasında görüş ayrılığı varmış. Alîm Hacı Oslu; İrşâdî Baba'nın sigarasının Germişo ağacından kesilen çubuğa takıp içmesine çok kızıyormuş. İrşâdî Baba'nın ölümünden sonra kıymetini anlamış ve takdir etmiştir. Fakat bu sırrı sonunda duymuş ve İrşâdî'ye şöyle anlatmıştır.
İrşâdî Baba mânevî âlemde, Hacı Hoca Oslu'ya o gün öleceğini bildirir. Cenâzesinin onun tarafından yıkanıp kaldırılmasını ister.
Aynı gün İrşâdî Baba hastalanır. Yakınlarına günün tamâm olduğunu söyler. Cenâzesinin Hacı Hoca Oslu çağrılarak yıkanmasını ister. Ölümünü müteâkip iki kişi Siptoros köyünden kalkıp, Hacı Oslu'nun köyüne vardıklarında bakarlar ki Hacı Oslu'da hazırlanmış köye gelmek üzere...
Durumu Hoca'ya arz ederler. Hoca: "Zaten İrşâdî bu vazîfeyi bize verdi. Bende îfâ-yı vazîfe için biraz sonra gelecektim" der. Nihâyet Hacı Oslu gelir. Cenâzeyi yıkarken çok ilginç bir olayla karşılaşır. İrşâdî'yi sağa çevirmek ister, sola çevrilir. Oslu Hoca da "hey koca İrşâdî bir çubuğun arkasına gizlendin de seni kimse tanıyamadı." diyerek İrşâdî Baba'nın büyüklüğünü i'tirâf eder.
İrşâdî Baba'nın halk arasında birbirinden ilginç menkıbeleri anlatılmaktadır. 1877 yılında vefat eden İrşâdî Baba'nın Kabr-i Şerîfi Oruçbeyli köyü mezarlığındadır.
İrşâdî Baba, dâr-ı fenâdan dâr-ı bekaya göç ederken ismini unutturmayacak bir çok eserler bırakmıştır. Cenâb-ı Mevlâ ondan ve bütün müslümânlardan râzı olsun.
Ziyâret içinde bir hûrî gezer
Cemâl ân bakmaya eylerem hazer
Sallandıkça dîl-ber bağrımı ezer
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Gülfidan hûrînin elleri nâzik
Yâ hû parmağında bir mühür yüzük
Kolunda cevâhir altın bilezik
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Başında lâ-hûrî al ben olaydım
Sedeften inciden diş ben olaydım
Servi çınar boyan dal ben olaydım
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Âleme görünme yerinden geçer
Hublara görünme serinden geçer
Yiğide görünme yârından geçer
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Altın tepelikler gümüş burmalı
Mengûş küpelerin burnu hızmalı
Cevâhir meshlerin yeşil çızmalı
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Ala göz üstünde kaş ben olaydım
Sedeften inciden diş ben olaydım
Zehr-ü zehirlerin saç ben olaydım
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Hünkârlar görseler bâcından geçer
Dervişler görseler tâcından geçer
Yiğitler görseler yârından geçer
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Leblerin gülistân bülbüller öter
Mezârın üstünde gül çimen biter
Kabrimde bu hûrî yâr bana yeter
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Leblerin üstünde hâl ben olaydım
Başında lâ-hûrî al ben olaydım
Servi çınar boyan dal ben olaydım
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Gülfidan hûrîyi ben gelin etsem
İlâhî okuyup sağdıca gitsem
Evliyâ oğlunu güveyi görsem
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Kaşların fettânî leblerin mora
Gül yüzün benziyor nübüvvet nûra
Yerler kan ağlıyor var çekil tûra
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Gülfidan hûrîye tanıştım tanık
Dünyâda mihmânım ahrette konuk
Küşâdî Baba'nın yüreği yanık
Cemâlin uruşân kandiller yanar
İrşadi Bayburdi Haz.
Ağlarbaba Bayburdi Haz.
Bayburt lu Zihni
Celali
Hacı Maksut Efendi
Süleyman Ruhi
Hicrani
Ahmet Baba
Kalender Küşadi
Tevhid Battal
Yahya Akengin
Şaşguni Baba
BAYBURTLU İRŞADİ (1806-1877)
İrşâdî Baba Buhâra ve Horasan erenlerinden Seyyid Emîr Külâlî Hz'nin soyundan Selim Baba'nın oğludur. Sadrettin Konevî devrinde Buhâra'dan gelip Konya'ya yerleşmişlerdir.
Zamanla alîmler ve mutasavvıflar yatağı Konya'da ulemânın çoğalması ve aralarındaki ihtilâfların zuhuru neticesinde Selim ailesi Konya'dan Erzincân'a gelmiş, burada zamanın Gavs-ul a'zamı Vehbi Hayyatî (Terzi Baba) Hz.'nden Tarîk-ı Âliye intisâb etmişlerdir.
Erzincân'dan gelerek kendi adlarını verdikleri Seyyid Ya'kup yaylasını kurar ve Selim Baba'nın ölümüne dek burada kalırlar. Bugün aynı yerde Seyyid Ya'kup Hazretleri'nin ziyâreti bulunmaktadır. Selim Baba'nın ölümünden sonra çeşitli nedenlerden dolayı İrşâdî Baba, Zargidi (Gümüşdamla) köyünden ayrılarak Sıptoros (Oruçbeyli) köyüne yerleşir.
Fakîr bir ailenin çocuğu olan İrşâdî 1806 yılında doğar. Her müslümân çocuğu gibi çocukluğunu kışın medreselerde Kur'an okumakla, yazın ise ailesine çiftçilik işlerinde yardım ederek geçirir.
Ahlâklı ve çalışkan olan İrşâdî, kısa zamanda hocaların takdirini kazanır. Molla olabilmek için Sünür ve Bayburt-Yakutiye medreselerinde tahsilini tamâmlayarak icâzet alır.
Büyük İrşâdî Baba bir yandan tasavvufî derinliğe erişmek için çalışırken, bir yandan da Ahmediyye ve Mevlid gibi eserler meydâna getirir. İrşâdî Baba'nın başlayıp da bitiremediği "KISAS-ÜL ENBİYÂ" kitabı torunu Ağlar Baba tarafından manzûm olarak tamâmlanır. El yazması Dîvân'ını ise seferberlikte kaybeder.
İrşadî Baba, şiirlerinde çok yalın bir dil kullanmış, şiirlerini lirik ve didaktik olarak hece ölçüsü ile yazmıştır. Bazı ediplerimiz İrşâdî Baba'yı literatürde incelerken ona halk şâiri demişlerdir. Gerçekte İrşâdî Baba bir halk şâiri değil büyük bir mutasavvıf ve Hak âşığıdır. Sembolik olarak her şâirin gerek beşerî, gerekse mânevî bir sevgilisi vardır. İrşâdî derûnî aşkı tatmış, Allah sevgisini kalbinde sindirmiştir. Bu sevgi onu öyle dalgınlaştırır ki, bir gün bitkin bir hâlde köyün altından akan derenin durgun ve derin bir yerine (göle) geldiğini dahi fark etmez ve göle düşer. Bu hâl kendisini utandıracak şekilde köy halkının dikkatini çeker.
İşte İrşâdî'nin hayatındaki, önemli değişikliğin başlangıcı bu olay ve onu tâkip eden gecedir. Kalbi ilâhî aşkla dolan İrşâdî kendine geldiğinde, aşkının Allah'a teveccüh ettiğini ve suya düştüğü o gölden meleğin kendisine aşk rüzgârı estirdiğini i'tirâf eder ve şu şiiri söyler:
Bir gece hubda verildi dîl-i umrânlık bana
Gussadan hiç âzâd olmam gelse sultanlık bana
Kûşe-i Vahdete girdim bu cihân fâni imiş
Ettiğim cürm ü hatalar geldi pişmanlık bana
Çarh-ı gerden yüz cevâhir eser bir gün bâdımız
Hoyrat girer bağımıza kurutur yaprağımız
Tenimiz hâke kavuşur unutulur adımız
Yeşil atlas giymedense yeğdir uryanlık bana
Şol kişi derde bahâdır dâim yıkar hasmını
Dünyâya mağrûr olanın Allah bozar resmini
Zikredeli ol Cenâb-ı Kibriyâ'nın ismini
Bu yalancı fâni dünyâ geldi zindânlık bana
Dokuz türlü alet ister taşı hakkâk delmeğe
Mürşidimiz ta'rif eyler doğru yola gitmeğe
Bu İrşâdî arzu çeker Hakk-ı pâyân gelmeye
Gerçi nasîp eyler ise Hazret-i Mevlâm bana
İrşâdî Baba ile zamanın büyük alîmi Balahor (Aksar) köyünden Hacı Oslu arasında görüş ayrılığı varmış. Alîm Hacı Oslu; İrşâdî Baba'nın sigarasının Germişo ağacından kesilen çubuğa takıp içmesine çok kızıyormuş. İrşâdî Baba'nın ölümünden sonra kıymetini anlamış ve takdir etmiştir. Fakat bu sırrı sonunda duymuş ve İrşâdî'ye şöyle anlatmıştır.
İrşâdî Baba mânevî âlemde, Hacı Hoca Oslu'ya o gün öleceğini bildirir. Cenâzesinin onun tarafından yıkanıp kaldırılmasını ister.
Aynı gün İrşâdî Baba hastalanır. Yakınlarına günün tamâm olduğunu söyler. Cenâzesinin Hacı Hoca Oslu çağrılarak yıkanmasını ister. Ölümünü müteâkip iki kişi Siptoros köyünden kalkıp, Hacı Oslu'nun köyüne vardıklarında bakarlar ki Hacı Oslu'da hazırlanmış köye gelmek üzere...
Durumu Hoca'ya arz ederler. Hoca: "Zaten İrşâdî bu vazîfeyi bize verdi. Bende îfâ-yı vazîfe için biraz sonra gelecektim" der. Nihâyet Hacı Oslu gelir. Cenâzeyi yıkarken çok ilginç bir olayla karşılaşır. İrşâdî'yi sağa çevirmek ister, sola çevrilir. Oslu Hoca da "hey koca İrşâdî bir çubuğun arkasına gizlendin de seni kimse tanıyamadı." diyerek İrşâdî Baba'nın büyüklüğünü i'tirâf eder.
İrşâdî Baba'nın halk arasında birbirinden ilginç menkıbeleri anlatılmaktadır. 1877 yılında vefat eden İrşâdî Baba'nın Kabr-i Şerîfi Oruçbeyli köyü mezarlığındadır.
İrşâdî Baba, dâr-ı fenâdan dâr-ı bekaya göç ederken ismini unutturmayacak bir çok eserler bırakmıştır. Cenâb-ı Mevlâ ondan ve bütün müslümânlardan râzı olsun.
Ziyâret içinde bir hûrî gezer
Cemâl ân bakmaya eylerem hazer
Sallandıkça dîl-ber bağrımı ezer
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Gülfidan hûrînin elleri nâzik
Yâ hû parmağında bir mühür yüzük
Kolunda cevâhir altın bilezik
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Başında lâ-hûrî al ben olaydım
Sedeften inciden diş ben olaydım
Servi çınar boyan dal ben olaydım
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Âleme görünme yerinden geçer
Hublara görünme serinden geçer
Yiğide görünme yârından geçer
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Altın tepelikler gümüş burmalı
Mengûş küpelerin burnu hızmalı
Cevâhir meshlerin yeşil çızmalı
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Ala göz üstünde kaş ben olaydım
Sedeften inciden diş ben olaydım
Zehr-ü zehirlerin saç ben olaydım
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Hünkârlar görseler bâcından geçer
Dervişler görseler tâcından geçer
Yiğitler görseler yârından geçer
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Leblerin gülistân bülbüller öter
Mezârın üstünde gül çimen biter
Kabrimde bu hûrî yâr bana yeter
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Leblerin üstünde hâl ben olaydım
Başında lâ-hûrî al ben olaydım
Servi çınar boyan dal ben olaydım
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Gülfidan hûrîyi ben gelin etsem
İlâhî okuyup sağdıca gitsem
Evliyâ oğlunu güveyi görsem
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Kaşların fettânî leblerin mora
Gül yüzün benziyor nübüvvet nûra
Yerler kan ağlıyor var çekil tûra
Cemâlin uruşân kandiller yanar.
Gülfidan hûrîye tanıştım tanık
Dünyâda mihmânım ahrette konuk
Küşâdî Baba'nın yüreği yanık
Cemâlin uruşân kandiller yanar
Doğal Güzellikler
MESİRE YERLERİ VE PARKLAR
İlimiz Çoruh vadisi alt ve üst bölümleri halkımızın yaz günlerinde ailece dinlenebileceği çok uygun mesire yerlerine sahiptir. Ayrıca Şehit Osman tepesi, Aslan dağı, Sırakayalar şellaleri , sehir parkı ,vilayet ormanı mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
ŞEHİT NUSRET BAHÇESİ : Şehir merkezinde cumhuriyet Caddesi ve Çoruh nehri kenarında ortasında havuzu bulunan yeteri kadar ağaç ve çiçeklerle donatılmış olan park her zaman halka açık olup, boş zamanlarınızı değerlendirip dinlenme İmkanı mevcuttur.
GENÇ OSMAN PARKI
: Şehir merkezi, Çoruh nehri kenarında bulunan park halkımızın ve konuklarımızın daha iyi dinlenme imkanı için belediyece 1992 yılında hizmete açılmış*tır. Ayrıca Şeyhayran, Zahit, Esentepe, Uzungazi, Belkent, Tuzcuzade mahalleleri,Genç Osman, Şehit Nusret Parkları, Şehit Osman tepesi ve Lojmanlar mevkiinde ve çeşitli mevkilerde 25 adet çocuk parkı bulunmaktadır.
AYDINTEPE yERALTI şEHRİ
BAYBURT, AYDINTEPE YERALTI ŞEHRİ
Bayburt’un Aydıntepe ilçesinde yer alan kent , tüf içerisinde , yüzeyden 2-2,5 metre derinde başka yapı malzemesi kullanmadan ana kayaya oyulmuş galeriler , tonozlu odalar ve bu odaların açıldığı daha geniş mekanlardan oluşmaktadır . Yaklaşık bir metre genişliğinde ve 2 ile 2,5 metre yüksekliğinde tonoz örtülü galeriler yer yer her iki yana genişlemektedir .
(3 x 8 Metre ) Kareye yakın planlı odalar bu mekana açılmaktadır. Ayrıca gözetleme mekanlarının oluşturduğu havalandırma amaçlı konik biçimdeki deliklerin , galeri odalarını aydınlatmak için duvarlara delik açıldığı gözlenmektedir . Halen kazı çalışmaları devam edilen kent hakkında şu an ileri sürülen iki görüş
Mevcut olup , bunlardan biri ; bu kentin , bölgede daha önce sözü edilen Halde şehrine ait olduğu , Halde’nin “Khalde” olduğu eski ismi Hart (Aydıntepe) olan ilçenin isminin de “Halt” dan geldiği görüşü mevcuttur . Diğer görüşe göre ; Hart’ta bu yer altı kentinden başka Geç Roma Erken Bizans devirleri arasında yer alan bir mezarın ortaya çıkarılması , Hıristiyanlığın henüz yerleşmediği bir devirde bu bölgenin bir sığınak teşkil ettiği , Romalılar tarafından kovulan ilk Hıristiyanların bu bölgeye geldikleri ve sığındıkları , yer altı kentinde bu Erken Hıristiyanlık dönemine ait olabileceğidir .Çımağıl Mağarası
ÇIMAĞIL MAĞARASI
Bayburt Merkeze bağlı Çımağıl Köyü'nün 6 km uzağında olan Çımağıl Mağarası Bayburt Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün özverili çalışmalarıyla bir turizme merkezi haline getiriliyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Bayburt Kültür ve Turizm İl Müdürü İsmail Çarpatan şu bilgileri verdi:
"Çımağıl Mağaramız Bayburt Merkeze bağlı Çımağıl Köyü'nün 6 km uzağında bulunmaktadır.Bu mağaramızın turizm kazandırılması için Mimarı, Jeoloji ve Elektrik Tesisatı için projeler yapıldı ve bu projeleri tamamladı.Bu mağaramızın geçisişinde sarp kayalıklar ve dar yoldur.Bu yolunun genişletilmesi ve asfalt dökülerek daha rahat bir ulaşım için yol projesini Bayburt Özel İdaresi'ne verdik.İnşallah bu projede tamalanıp Gümüşhane İlinde bulunan Karaca Mağarası gibi turizm açısından bir cazibe merkezi ve bir turizm merkezi konumuna gelecektir.Bu projelerimiz 15 Milyar liraya malolmuştur."
Helva Köyü Buz Mağarası
Masat vadisinin güneyinde Helva köyünde yer almaktadır . İl merkezinden 33 km. mesafede hemen köyün yamacında yer alan mağaranın içinde buzdan oluşmuş sarkıt ve dikitleri bulunmaktadır . Köy halkı tarafından değişik zamanlarda soğuk hava deposu olarak kullanılmış olan mağara buz oluşumlarının değişik şekillerini yansıtmaktadır .
İlimiz Çoruh vadisi alt ve üst bölümleri halkımızın yaz günlerinde ailece dinlenebileceği çok uygun mesire yerlerine sahiptir. Ayrıca Şehit Osman tepesi, Aslan dağı, Sırakayalar şellaleri , sehir parkı ,vilayet ormanı mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
ŞEHİT NUSRET BAHÇESİ : Şehir merkezinde cumhuriyet Caddesi ve Çoruh nehri kenarında ortasında havuzu bulunan yeteri kadar ağaç ve çiçeklerle donatılmış olan park her zaman halka açık olup, boş zamanlarınızı değerlendirip dinlenme İmkanı mevcuttur.
GENÇ OSMAN PARKI
: Şehir merkezi, Çoruh nehri kenarında bulunan park halkımızın ve konuklarımızın daha iyi dinlenme imkanı için belediyece 1992 yılında hizmete açılmış*tır. Ayrıca Şeyhayran, Zahit, Esentepe, Uzungazi, Belkent, Tuzcuzade mahalleleri,Genç Osman, Şehit Nusret Parkları, Şehit Osman tepesi ve Lojmanlar mevkiinde ve çeşitli mevkilerde 25 adet çocuk parkı bulunmaktadır.
AYDINTEPE yERALTI şEHRİ
BAYBURT, AYDINTEPE YERALTI ŞEHRİ
Bayburt’un Aydıntepe ilçesinde yer alan kent , tüf içerisinde , yüzeyden 2-2,5 metre derinde başka yapı malzemesi kullanmadan ana kayaya oyulmuş galeriler , tonozlu odalar ve bu odaların açıldığı daha geniş mekanlardan oluşmaktadır . Yaklaşık bir metre genişliğinde ve 2 ile 2,5 metre yüksekliğinde tonoz örtülü galeriler yer yer her iki yana genişlemektedir .
(3 x 8 Metre ) Kareye yakın planlı odalar bu mekana açılmaktadır. Ayrıca gözetleme mekanlarının oluşturduğu havalandırma amaçlı konik biçimdeki deliklerin , galeri odalarını aydınlatmak için duvarlara delik açıldığı gözlenmektedir . Halen kazı çalışmaları devam edilen kent hakkında şu an ileri sürülen iki görüş
Mevcut olup , bunlardan biri ; bu kentin , bölgede daha önce sözü edilen Halde şehrine ait olduğu , Halde’nin “Khalde” olduğu eski ismi Hart (Aydıntepe) olan ilçenin isminin de “Halt” dan geldiği görüşü mevcuttur . Diğer görüşe göre ; Hart’ta bu yer altı kentinden başka Geç Roma Erken Bizans devirleri arasında yer alan bir mezarın ortaya çıkarılması , Hıristiyanlığın henüz yerleşmediği bir devirde bu bölgenin bir sığınak teşkil ettiği , Romalılar tarafından kovulan ilk Hıristiyanların bu bölgeye geldikleri ve sığındıkları , yer altı kentinde bu Erken Hıristiyanlık dönemine ait olabileceğidir .Çımağıl Mağarası
ÇIMAĞIL MAĞARASI
Bayburt Merkeze bağlı Çımağıl Köyü'nün 6 km uzağında olan Çımağıl Mağarası Bayburt Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün özverili çalışmalarıyla bir turizme merkezi haline getiriliyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Bayburt Kültür ve Turizm İl Müdürü İsmail Çarpatan şu bilgileri verdi:
"Çımağıl Mağaramız Bayburt Merkeze bağlı Çımağıl Köyü'nün 6 km uzağında bulunmaktadır.Bu mağaramızın turizm kazandırılması için Mimarı, Jeoloji ve Elektrik Tesisatı için projeler yapıldı ve bu projeleri tamamladı.Bu mağaramızın geçisişinde sarp kayalıklar ve dar yoldur.Bu yolunun genişletilmesi ve asfalt dökülerek daha rahat bir ulaşım için yol projesini Bayburt Özel İdaresi'ne verdik.İnşallah bu projede tamalanıp Gümüşhane İlinde bulunan Karaca Mağarası gibi turizm açısından bir cazibe merkezi ve bir turizm merkezi konumuna gelecektir.Bu projelerimiz 15 Milyar liraya malolmuştur."
Helva Köyü Buz Mağarası
Masat vadisinin güneyinde Helva köyünde yer almaktadır . İl merkezinden 33 km. mesafede hemen köyün yamacında yer alan mağaranın içinde buzdan oluşmuş sarkıt ve dikitleri bulunmaktadır . Köy halkı tarafından değişik zamanlarda soğuk hava deposu olarak kullanılmış olan mağara buz oluşumlarının değişik şekillerini yansıtmaktadır .
Ekonomik Projeler
Ekonomik Projeler
Bayburt ekonomisi; iklim ve coğrafi şartlara bağlı olarak tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Ekonomik yaşam, tarihi gelişimi içinde temel özelliğini değiştirmemiştir. Ticaret ve sanayinin gelişmediği ilimizde tarım ve hayvancılık başlangıçtan beri ekonomiyi sürükleyici bir rol oynamıştır. Bu görünüme rağmen tarım sektöründe bile aile ekonomisinin sınırları sadece bir kaç ürün ile aşılabilmiştir. Hayvancılığın gelişim potansiyeli bitkisel üretimden daha fazladır. Hububat ürünleri yanında da Şeker Pancarı önemli bir ürün durumundadır. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı olan İlimizde yatırımlara son altı yılda hız kazandırılmıştır. Bunlardan birisi olan İl Tarım Sitesi tamamlanarak 1998 yılında kendi binasında hizmet vermeye başlamıştı
SULAMA PROJELERİ:
Çoruh Nehrinin tarım alanlarında değerledirilmesini sağlamak ve sulu tarıma geçmek için başlatılan Aydıntepe-Çayıryolu Masat Sulaması ı. Merhale projesi 1998 yılında tamamlanmıştır. Bu proje ile 104 bin dekar alan sulanabilir hale getirilmiştir.
1996 yılında Demirözü Barajı inşaatına başlanılmıştır. Bu baraj bittiğinde 140 bin dekar alan sulanabilir hale gelecektir. Bu barajı Çamur ve Kırklartepe Barajı takviye edecektir. Her iki baraj 40 bin dekarlık ilave alanın sulanabilmesini sağlayacaktır.
Sulama amaçlı diğer yatırımlar ise göletlerdir. İlimizde halen yedi gölet bulunmaktadır. Her yıl Özel İdare ve Köy Hizmetleri imkanları ile yaklaşık 100 hektarlık yerüstü sulaması devreye sokulmaktadır. Bu çalışmalar tamamlandığında, Bayburt kişi başına en çok sulanabilir tarım alanına sahip il olacaktır.
Çoruh nehrinin enerji alanında değerledirilesilmesi için çalışmalar devam etmektedir. Bunlardan ilki Artvin yakınlarındaki Deriner Barajıdır. Erzurum-İspir sınırındaki Laleli köyünde inşa edilecek olan Laleli Barajında ise 7.5 milyon Kw saatlik enerji üretimi öngörülmektedir. Bu barajın Türk ekonomisine katkısının yanısıra Bayburt ekonomisine ve iklimine de önemli katkısı olacak, Bayburt büyük bir enerji üretimi ve kullanım potansiyeline kavuşacaktır.
Ekonomik hayat, tarihi gelişim içinde temel özelliğini değiştirmemiştir. Ticaret ve sanayiin gelişmediği ilde tarım ve hayvancılık başlangıçtan beri ekonomiyi sürükleyici bir rol oynamıştır. Tarım ürünü olarak ilde hububat çeşitleri, yem bitkileri, şeker pancarı ve az da olsa meyve sebze üretimi yapılmakta, genelde ilin sebze ihtiyacı diğer illerden karşılanmaktadır. Arazinin büyük bir kısmı kıraç olup Çoruh vadisinde; Aydıntepe ve Sünür ovalarında sulu tarım yapılmaktadır
SANAYİ HİZMETLERİ:
İlimizde sanayi bu güne kadar gelişememiştir. Sadece Baykes tuğla fabrikası inşaat sektörüne cevap vermektedir.
Yem Sanayi Fabrikasında ise; Valiliğimiz, zarar eden fabrikanın kapasitesini 8 ton/saatte 15 ton/saate çıkarmış böylece bir taraftan yüzde 5 kar marjıyla hayvancılığa destek verilmiş, bir taraftan da fabrika kara geçerilmiştir.
KÜÇÜK SANAYİ SİTESİ:
İlimiz küçük sanayi esnafının birarada toplanacağı, ticari hayatın durgunluğunu, işsizlik ve iklim şartları nedeniyle ilimizden göç eden nüfusun yerinde tutulmasının sağlanması amacıyla 180 işyerlik küçük sanayi sitesinin inşaatı 2000 yılı içerisinde bitirilecektir.
ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ:
Valiliğimiz ilimizde sanayi yatırımlarını teşvik edecek organize sanayi bölgesi kurulması çalışmalarını başlatmış, ilimize 6 km uzaklıkta Kayışkıran mevki Yolaltı Köyü hududları içerisinde 3000 dekarlık bir alanın yer tesbiti yapılmış, organize sanayi bölgesi için 218 hektarlık alanın kamulaştırılması yapılmıştır. Organize sanayi bölgesi yapılıp, hizmete açıldığında, İlimiz ekonomisine büyük katkı sağlayacak, sadece tarıma bağlı sanayi, endüstri ile desteklenerek yeni istihdam alanları oluşturulacaktır.
Organize Sanayi Bölgesinde yatırım yapan müteşebbisler 4325 Sayılı Yasanın öngördüğü bedava arsa tahsisi 5 yıl süri ile vergi muhafiyeti, enerji bedelinin yüzde 58’ini ödemek gibi cazip imkanlardan faydalanabilecek ve Bayburtlu hemşehrilerimiz de yeni iş imkanlarına kavuşmuş olacaktır.
SERACILIK:
İlimizde, Yaz mevsimi kısa sürmektedir. Sadece bir kez ve çok sınırlı çeşitlilikte ürün alınabilmektedir. Ürün çeşidini artırmak, halkımıza yeni iş ve kazanç imkanları sağlamak için 1999 yılında seracılık çalışmalarına başlanılmıştır. Bu çerçevede merkez ilçede iki adet, 12 köyde 18 adet olmak üzere 20 çiftçimize sera kurulmuş ve teslim edilmiştir.
Bu seralara ilave olarak merkezde İl Özel İdaresince üç adet sera yaptırılmış, birisi Tarım İl Müdürlüğüne, ikiside Fidanlık Müdürlüğüne tahsis edilerek deneme ve üretim çalışmalarına başlanılmıştır. Bu çalımanın en önemli faydası yeni tarım tekniklerinin çiftçilerimize öğretilmesi olacaktır.
MANTAR ÜRETİMİ:
İlimizde yöre çiftçilerine destek olmak amacıyla mantar üretimi başlatılmıştır. Alternatif ürün olarak görülen mantarı kapalı mekanlarda ranza usülü metodlarda üretime başlanılmış, yılda dört dönem mantar üretilmesi hedeflenmiştir. Çiftçilerimize gereken her türlü destek verilecektir.
Finansmanı İl Özel İdaresince sağlanan mantar üretiminde her dönem 706 kg. ürün elde edilecektir. Bu sistemde, üçer aylık dönüşümlerle çiftçilere yılda 5 milyarlık bir kazanç sağlanacaktır.
Bu alanda elde edilecek başarı ile suni mağaralar kurulacak, Aslan Dağında oluşturulması düşünülen suni mağara ile mantar üretimi daha cazip hale getirilecektir.
ARICILIĞI GELİŞTİRME PROJESİ:
İlimiz çiçek ve bitki florası yönünden oldukça zengindir. Arıcılığa sor derece müsaittir. Bayburt Balı ülkemizin en kaliteli balları arasındadır. İlimizde halen 24110 adet faal kovanla arıcılık yapılmaktadır. Oysa mevcut potansiyel 143113 adet faal arı kovanını barındıracak durumdadır. Bu potansiyelin değerlendirilmesi, geliştirilmesi için Tarım İl Müdürlüğüne bağlı olarak 6 Mayıs 1998 tarihinde Arıcılık Üretme İstasyonu Müdürlüğü kurulmuştur.
Hayvancılık ve Tarım 1993 yılında 36 bin ton şeker pancarı kapasitesi ile sadece 19 bin ton üretilebilen şeker pancarı üretiminin ilimiz ekonomisindeki yerinin artırılması için Valiliğimiz, şeker pancarı üretimi kapasitesinin 1999 yılında 120 bin tona ulaştırmıştır. Barajlar (demirözü, Kırklartepe, Çamur, Laleli devreye girdiğinde üretim kapasitesi 300 bin tonun üzerine çıkacaktır.
Sulama, mera ve çayır ıslah projeleri devam etmektedir. Sulama ıslah ve geliştirme projeleri ile dönüm başına ürün miktarı ve çeşidi artırılacak, kaba yem bitkileri korunga, yonca, fig gibi ürünlerin üretiminin artması sağlanarak, hayvancılığa önemli bir destek verilmiş olacaktır.
Bu projeler tamamlandığında hayvancılık gelişecek, et ve süt üretimi, mevcut üretimin on kat üzerine çıkacaktır. Bu da hem ilimiz hem ülkemiz ekonomisine katkı sağlayacaktır.
Bayburt ekonomisi; iklim ve coğrafi şartlara bağlı olarak tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Ekonomik yaşam, tarihi gelişimi içinde temel özelliğini değiştirmemiştir. Ticaret ve sanayinin gelişmediği ilimizde tarım ve hayvancılık başlangıçtan beri ekonomiyi sürükleyici bir rol oynamıştır. Bu görünüme rağmen tarım sektöründe bile aile ekonomisinin sınırları sadece bir kaç ürün ile aşılabilmiştir. Hayvancılığın gelişim potansiyeli bitkisel üretimden daha fazladır. Hububat ürünleri yanında da Şeker Pancarı önemli bir ürün durumundadır. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı olan İlimizde yatırımlara son altı yılda hız kazandırılmıştır. Bunlardan birisi olan İl Tarım Sitesi tamamlanarak 1998 yılında kendi binasında hizmet vermeye başlamıştı
SULAMA PROJELERİ:
Çoruh Nehrinin tarım alanlarında değerledirilmesini sağlamak ve sulu tarıma geçmek için başlatılan Aydıntepe-Çayıryolu Masat Sulaması ı. Merhale projesi 1998 yılında tamamlanmıştır. Bu proje ile 104 bin dekar alan sulanabilir hale getirilmiştir.
1996 yılında Demirözü Barajı inşaatına başlanılmıştır. Bu baraj bittiğinde 140 bin dekar alan sulanabilir hale gelecektir. Bu barajı Çamur ve Kırklartepe Barajı takviye edecektir. Her iki baraj 40 bin dekarlık ilave alanın sulanabilmesini sağlayacaktır.
Sulama amaçlı diğer yatırımlar ise göletlerdir. İlimizde halen yedi gölet bulunmaktadır. Her yıl Özel İdare ve Köy Hizmetleri imkanları ile yaklaşık 100 hektarlık yerüstü sulaması devreye sokulmaktadır. Bu çalışmalar tamamlandığında, Bayburt kişi başına en çok sulanabilir tarım alanına sahip il olacaktır.
Çoruh nehrinin enerji alanında değerledirilesilmesi için çalışmalar devam etmektedir. Bunlardan ilki Artvin yakınlarındaki Deriner Barajıdır. Erzurum-İspir sınırındaki Laleli köyünde inşa edilecek olan Laleli Barajında ise 7.5 milyon Kw saatlik enerji üretimi öngörülmektedir. Bu barajın Türk ekonomisine katkısının yanısıra Bayburt ekonomisine ve iklimine de önemli katkısı olacak, Bayburt büyük bir enerji üretimi ve kullanım potansiyeline kavuşacaktır.
Ekonomik hayat, tarihi gelişim içinde temel özelliğini değiştirmemiştir. Ticaret ve sanayiin gelişmediği ilde tarım ve hayvancılık başlangıçtan beri ekonomiyi sürükleyici bir rol oynamıştır. Tarım ürünü olarak ilde hububat çeşitleri, yem bitkileri, şeker pancarı ve az da olsa meyve sebze üretimi yapılmakta, genelde ilin sebze ihtiyacı diğer illerden karşılanmaktadır. Arazinin büyük bir kısmı kıraç olup Çoruh vadisinde; Aydıntepe ve Sünür ovalarında sulu tarım yapılmaktadır
SANAYİ HİZMETLERİ:
İlimizde sanayi bu güne kadar gelişememiştir. Sadece Baykes tuğla fabrikası inşaat sektörüne cevap vermektedir.
Yem Sanayi Fabrikasında ise; Valiliğimiz, zarar eden fabrikanın kapasitesini 8 ton/saatte 15 ton/saate çıkarmış böylece bir taraftan yüzde 5 kar marjıyla hayvancılığa destek verilmiş, bir taraftan da fabrika kara geçerilmiştir.
KÜÇÜK SANAYİ SİTESİ:
İlimiz küçük sanayi esnafının birarada toplanacağı, ticari hayatın durgunluğunu, işsizlik ve iklim şartları nedeniyle ilimizden göç eden nüfusun yerinde tutulmasının sağlanması amacıyla 180 işyerlik küçük sanayi sitesinin inşaatı 2000 yılı içerisinde bitirilecektir.
ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ:
Valiliğimiz ilimizde sanayi yatırımlarını teşvik edecek organize sanayi bölgesi kurulması çalışmalarını başlatmış, ilimize 6 km uzaklıkta Kayışkıran mevki Yolaltı Köyü hududları içerisinde 3000 dekarlık bir alanın yer tesbiti yapılmış, organize sanayi bölgesi için 218 hektarlık alanın kamulaştırılması yapılmıştır. Organize sanayi bölgesi yapılıp, hizmete açıldığında, İlimiz ekonomisine büyük katkı sağlayacak, sadece tarıma bağlı sanayi, endüstri ile desteklenerek yeni istihdam alanları oluşturulacaktır.
Organize Sanayi Bölgesinde yatırım yapan müteşebbisler 4325 Sayılı Yasanın öngördüğü bedava arsa tahsisi 5 yıl süri ile vergi muhafiyeti, enerji bedelinin yüzde 58’ini ödemek gibi cazip imkanlardan faydalanabilecek ve Bayburtlu hemşehrilerimiz de yeni iş imkanlarına kavuşmuş olacaktır.
SERACILIK:
İlimizde, Yaz mevsimi kısa sürmektedir. Sadece bir kez ve çok sınırlı çeşitlilikte ürün alınabilmektedir. Ürün çeşidini artırmak, halkımıza yeni iş ve kazanç imkanları sağlamak için 1999 yılında seracılık çalışmalarına başlanılmıştır. Bu çerçevede merkez ilçede iki adet, 12 köyde 18 adet olmak üzere 20 çiftçimize sera kurulmuş ve teslim edilmiştir.
Bu seralara ilave olarak merkezde İl Özel İdaresince üç adet sera yaptırılmış, birisi Tarım İl Müdürlüğüne, ikiside Fidanlık Müdürlüğüne tahsis edilerek deneme ve üretim çalışmalarına başlanılmıştır. Bu çalımanın en önemli faydası yeni tarım tekniklerinin çiftçilerimize öğretilmesi olacaktır.
MANTAR ÜRETİMİ:
İlimizde yöre çiftçilerine destek olmak amacıyla mantar üretimi başlatılmıştır. Alternatif ürün olarak görülen mantarı kapalı mekanlarda ranza usülü metodlarda üretime başlanılmış, yılda dört dönem mantar üretilmesi hedeflenmiştir. Çiftçilerimize gereken her türlü destek verilecektir.
Finansmanı İl Özel İdaresince sağlanan mantar üretiminde her dönem 706 kg. ürün elde edilecektir. Bu sistemde, üçer aylık dönüşümlerle çiftçilere yılda 5 milyarlık bir kazanç sağlanacaktır.
Bu alanda elde edilecek başarı ile suni mağaralar kurulacak, Aslan Dağında oluşturulması düşünülen suni mağara ile mantar üretimi daha cazip hale getirilecektir.
ARICILIĞI GELİŞTİRME PROJESİ:
İlimiz çiçek ve bitki florası yönünden oldukça zengindir. Arıcılığa sor derece müsaittir. Bayburt Balı ülkemizin en kaliteli balları arasındadır. İlimizde halen 24110 adet faal kovanla arıcılık yapılmaktadır. Oysa mevcut potansiyel 143113 adet faal arı kovanını barındıracak durumdadır. Bu potansiyelin değerlendirilmesi, geliştirilmesi için Tarım İl Müdürlüğüne bağlı olarak 6 Mayıs 1998 tarihinde Arıcılık Üretme İstasyonu Müdürlüğü kurulmuştur.
Hayvancılık ve Tarım 1993 yılında 36 bin ton şeker pancarı kapasitesi ile sadece 19 bin ton üretilebilen şeker pancarı üretiminin ilimiz ekonomisindeki yerinin artırılması için Valiliğimiz, şeker pancarı üretimi kapasitesinin 1999 yılında 120 bin tona ulaştırmıştır. Barajlar (demirözü, Kırklartepe, Çamur, Laleli devreye girdiğinde üretim kapasitesi 300 bin tonun üzerine çıkacaktır.
Sulama, mera ve çayır ıslah projeleri devam etmektedir. Sulama ıslah ve geliştirme projeleri ile dönüm başına ürün miktarı ve çeşidi artırılacak, kaba yem bitkileri korunga, yonca, fig gibi ürünlerin üretiminin artması sağlanarak, hayvancılığa önemli bir destek verilmiş olacaktır.
Bu projeler tamamlandığında hayvancılık gelişecek, et ve süt üretimi, mevcut üretimin on kat üzerine çıkacaktır. Bu da hem ilimiz hem ülkemiz ekonomisine katkı sağlayacaktır.
El Sanatları
El Sanatları
Bayburt’ta bugün devam eden en önemli el sanatları kilim, seccade ihram, taş ve bakır işçiliğidir. Özellikle kilim, seccade ve ihramın Bayburt’ta ayrı bir önemi vardır. Orta Asya’dan Anadolu’ya dalga dalga gelen Türk boyları Asya’dan getirdikleri geleneksel dokuma sanatını aynen burada sürdürmüşler, yöreden elde edilen yünleri kendi yöntemleri ile tabii boyalarla boyamışlar ve bir renk cümbüşü, bir ahenk içerisinde dokuyup hizmete sunmuşlardır.
Evliya ÇELEBİ’nin 17.yüzyıl başlarında ki ziyaretinde Bayburt’tan bahsederken şehirdeki boya hanelerde boyanan yünlerden dokunan Kilim ve seccadelerin Avrupa’ya kadar gönderildiğinden bahsetmektedir. Yine Bayburt'lu kadınların örtünmek amacıyla yünden özel olarak çeşitli renk ve motifte, ihram diye tabir edilen bir el sanatından bahsetmek gerekecektir.
Motif (Beyaz İş) : Bezlerin motif işlenerek delinmesiyle elde edilen süs eşyalarına motif (beyaz iş) denir.
Eskiden, gergev (gergef) günümüzde ise dikiş makinası kullanılarak yapılan bir el sanatıdır. Daha çok eskiden, genellikle pencere ve yatak örtülerinin alt kenarlarının süslenmesinde kullanılırdı. Beyaz iş, motifin veya desenin çeşitli yöntemlerle örtüye işlenip kesilmesinden oluşturulur. Motif, yapılış tekniklerine göre beyaz iş, acor ve Türk işi gibi isimler alır.
Uya (Oya) : Tığ veya iğne ile iplik, boncuk ve pul gibi süs malzemeler kullanılarak yapılan çeşitli süslemelere yörede uya (oya) denir. Çember gibi eşyaların kenar süslemeleri, daha çok oya işlenerek yapılır. Zengin mttifler vardır.
Kanaviça (Kanaviçe) : Patiska üzerine renkli teller kullanarak iğne ile yapılan motifli veya figürlü süs eşyalarına denir. Eskiden, sökümlük kanaviçe bezler ve gergev (gergef), mekik kullanılarak yapılan kanaviçe çeşitleri yagındır. Kanaviçe son zamnlarda kanvice denilen hazır bezler üzerine yapılmaya başlandı. Bu bezlerden genellikle namazlık, el bezi ve tablo gibi eşyalar yapılır.
Tentene (Dantel) :
Tığ dokuma süsü eşyalarına tentene denir. Eskiden olduğu gibi bugün de en yaygın el sanatı tentenedir. Kısa, uzun, dar ve geniş olarak kullanılacak yere göre dokunan bir çok tentene modeli vardır. Tentene daha çok yatak, yorgan ve yastık örtüsü gibi eşyaların süslemesinde kullanıldığı gibi giyim ve bir çok ev eşyasının süslenmesinde de kullanılır. Çok çeşit ve zengin motifler vardır.
Dantel (İğne Oyası) : İğne ile dokunan tenteneye yörede dantel denir. Tentene gibi zengin modelleri ve motifleri vardır. Dokunuşunun zor ve zaman alması nedeniyle, kullanım alanı tentene kadar geniş değildir.
HEYBECİLİK , CECİMCİLİK , KUŞAK VE KUŞAK BAĞI
Yine bugün kaybolmaya ve unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarımız arasındadırlar. Heybecilik (cecim), kuşak ve kuşak bağı , kilimcilikte kullanılan tezgah ve tekniklerin benzeri ile yapılmakta idi. Cecim genellikle yüklerin taşınmasında ambalaj olarak, kışlık yiyeceklerin kurutulmasıyla sergi olarak , yün çırpılması ve kurutulmasında da sergi olarak ayrıca sofa ve avlularda sergi olarak kullanılmaktadır.
Kilimin mazisi çok eskilere dayanmaktadır. Çeşitli renk ve desenlerden ve koyun yününden dokunan kilim al, sarı, kara, yeşil, mavi ve pembe renklerden dokunur. Hazır kumaş boyasına şeb, tuz, yoğurt suyu katılarak çeşitli renklerde boya elde edilir. Kaynar halde bulunan suyun içine iplikler konup bir süre bekletildikten sonra kuruması için iplere asılır. Ayrıca boya otu denilen otun kökünden, ceviz kabuğundan, kızamık ağacı kabuğundan da çeşitli boyalar elde edilmektedir.
Kilimler dik tezgahlarda dokunmaktadır. Tezgah alt ve üst mazı ile yan direklerden meydan gelmektedir. İlmiklerin açılması için kullanılan ağaca Hilal denilir. Örme işlerinde kullanılan araca da KÜÇÜ ODUNU denilmektedir. İplikler MENCİK denilen bir usulle sarılıp, ilmiklerle örülür. KİRKİT ve TARAK adı verilen demirden yapılmış bir araçla ilmiklerin sıkışması sağlanır. Alt ipliklere de ERİÇ denilir.
Bugün yaptıracak ve yaşatacak öğreticilerin çok az olması, bu değerli el sanatımız kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.
İslam dinine göre hanımların örtünmesi yani; mahrem yerlerinin erkekler tarafından görünmemesi için kapatılması şarttır. İşte Doğu ve Dogu Karadenizde yaşayan insanlar örtünme aracı olarak ehramı meydana getirmişlerdir. Ehram o zamandan günümüze kadar gelmiştir ve Doğu ve Dogu Karadenizde hala örtünme aracı olarak kullanılmakta fakat kullananların sayısı gün geçtikçe azalmaktadır.
Ehram tezgahı 2 m boyunda kare biçiminde 4 kenarı tahtadan yapılmış. Orta kısmında büfe ve arasında tarak bulunur. Bobin haline getirilen iplikler tarak üzerinde bulunan dişlere tek tek düğümlenerek tezgaha gerilir. Ehram tezgahı gerilirken baş kısımlarının üç kenarına ( iki kısa bir uzun kenarına ) gri mavi renkte FELEMENK denilen pamuk ipliği uzatılır ve 2 cm genişliğinde bu iplikle örülür. Yalnız beyaz ehramlarda beyaz FELEMENK ipliği kullanılır. Bobin haline getirilmiş 1kg iplikten bir ehram dokunur.
Ehram iki parça olarak dokunur. Her bir parçaya kanat adı verilir. Her iki parçada aynı anda bir tezgaha örülür, FELEMENK uzatılmayan kenarlar tığ veya iğne ile çapraz şekilde sonradan birleştirilir. Sağ ve sol kenarlara gelen kısımların 4 cm boyunda 5 kat kendi renk ipliğinde kesilip iğne ile geçirilerek özel püskül yapılır.
Ehramlar genellikle beyaz, siyah, mor ve boz renkte olur, iplikle "hesap işi" olarak işlenir. Çark yıldızı, saat kordonu, Hanımeli, Üç Mercimekler, Ceviz kanadı, Reyhandalı, Hanımgöbeği ,Yıldızın oynaşı, Arı dala ters kondu gibi nakış çeşitleri ehramlara süs olarak işlenir.
Bugün Halk Eğitim Merkezi Kurslarında ehram, hesap işi olarak işlenip yatak örtüleri, perdeler yapılmakta, ayrıca eskimiş ehramlar değerlendirilerek giysi
Bayburt’ta bugün devam eden en önemli el sanatları kilim, seccade ihram, taş ve bakır işçiliğidir. Özellikle kilim, seccade ve ihramın Bayburt’ta ayrı bir önemi vardır. Orta Asya’dan Anadolu’ya dalga dalga gelen Türk boyları Asya’dan getirdikleri geleneksel dokuma sanatını aynen burada sürdürmüşler, yöreden elde edilen yünleri kendi yöntemleri ile tabii boyalarla boyamışlar ve bir renk cümbüşü, bir ahenk içerisinde dokuyup hizmete sunmuşlardır.
Evliya ÇELEBİ’nin 17.yüzyıl başlarında ki ziyaretinde Bayburt’tan bahsederken şehirdeki boya hanelerde boyanan yünlerden dokunan Kilim ve seccadelerin Avrupa’ya kadar gönderildiğinden bahsetmektedir. Yine Bayburt'lu kadınların örtünmek amacıyla yünden özel olarak çeşitli renk ve motifte, ihram diye tabir edilen bir el sanatından bahsetmek gerekecektir.
Motif (Beyaz İş) : Bezlerin motif işlenerek delinmesiyle elde edilen süs eşyalarına motif (beyaz iş) denir.
Eskiden, gergev (gergef) günümüzde ise dikiş makinası kullanılarak yapılan bir el sanatıdır. Daha çok eskiden, genellikle pencere ve yatak örtülerinin alt kenarlarının süslenmesinde kullanılırdı. Beyaz iş, motifin veya desenin çeşitli yöntemlerle örtüye işlenip kesilmesinden oluşturulur. Motif, yapılış tekniklerine göre beyaz iş, acor ve Türk işi gibi isimler alır.
Uya (Oya) : Tığ veya iğne ile iplik, boncuk ve pul gibi süs malzemeler kullanılarak yapılan çeşitli süslemelere yörede uya (oya) denir. Çember gibi eşyaların kenar süslemeleri, daha çok oya işlenerek yapılır. Zengin mttifler vardır.
Kanaviça (Kanaviçe) : Patiska üzerine renkli teller kullanarak iğne ile yapılan motifli veya figürlü süs eşyalarına denir. Eskiden, sökümlük kanaviçe bezler ve gergev (gergef), mekik kullanılarak yapılan kanaviçe çeşitleri yagındır. Kanaviçe son zamnlarda kanvice denilen hazır bezler üzerine yapılmaya başlandı. Bu bezlerden genellikle namazlık, el bezi ve tablo gibi eşyalar yapılır.
Tentene (Dantel) :
Tığ dokuma süsü eşyalarına tentene denir. Eskiden olduğu gibi bugün de en yaygın el sanatı tentenedir. Kısa, uzun, dar ve geniş olarak kullanılacak yere göre dokunan bir çok tentene modeli vardır. Tentene daha çok yatak, yorgan ve yastık örtüsü gibi eşyaların süslemesinde kullanıldığı gibi giyim ve bir çok ev eşyasının süslenmesinde de kullanılır. Çok çeşit ve zengin motifler vardır.
Dantel (İğne Oyası) : İğne ile dokunan tenteneye yörede dantel denir. Tentene gibi zengin modelleri ve motifleri vardır. Dokunuşunun zor ve zaman alması nedeniyle, kullanım alanı tentene kadar geniş değildir.
HEYBECİLİK , CECİMCİLİK , KUŞAK VE KUŞAK BAĞI
Yine bugün kaybolmaya ve unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarımız arasındadırlar. Heybecilik (cecim), kuşak ve kuşak bağı , kilimcilikte kullanılan tezgah ve tekniklerin benzeri ile yapılmakta idi. Cecim genellikle yüklerin taşınmasında ambalaj olarak, kışlık yiyeceklerin kurutulmasıyla sergi olarak , yün çırpılması ve kurutulmasında da sergi olarak ayrıca sofa ve avlularda sergi olarak kullanılmaktadır.
Kilimin mazisi çok eskilere dayanmaktadır. Çeşitli renk ve desenlerden ve koyun yününden dokunan kilim al, sarı, kara, yeşil, mavi ve pembe renklerden dokunur. Hazır kumaş boyasına şeb, tuz, yoğurt suyu katılarak çeşitli renklerde boya elde edilir. Kaynar halde bulunan suyun içine iplikler konup bir süre bekletildikten sonra kuruması için iplere asılır. Ayrıca boya otu denilen otun kökünden, ceviz kabuğundan, kızamık ağacı kabuğundan da çeşitli boyalar elde edilmektedir.
Kilimler dik tezgahlarda dokunmaktadır. Tezgah alt ve üst mazı ile yan direklerden meydan gelmektedir. İlmiklerin açılması için kullanılan ağaca Hilal denilir. Örme işlerinde kullanılan araca da KÜÇÜ ODUNU denilmektedir. İplikler MENCİK denilen bir usulle sarılıp, ilmiklerle örülür. KİRKİT ve TARAK adı verilen demirden yapılmış bir araçla ilmiklerin sıkışması sağlanır. Alt ipliklere de ERİÇ denilir.
Bugün yaptıracak ve yaşatacak öğreticilerin çok az olması, bu değerli el sanatımız kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.
İslam dinine göre hanımların örtünmesi yani; mahrem yerlerinin erkekler tarafından görünmemesi için kapatılması şarttır. İşte Doğu ve Dogu Karadenizde yaşayan insanlar örtünme aracı olarak ehramı meydana getirmişlerdir. Ehram o zamandan günümüze kadar gelmiştir ve Doğu ve Dogu Karadenizde hala örtünme aracı olarak kullanılmakta fakat kullananların sayısı gün geçtikçe azalmaktadır.
Ehram tezgahı 2 m boyunda kare biçiminde 4 kenarı tahtadan yapılmış. Orta kısmında büfe ve arasında tarak bulunur. Bobin haline getirilen iplikler tarak üzerinde bulunan dişlere tek tek düğümlenerek tezgaha gerilir. Ehram tezgahı gerilirken baş kısımlarının üç kenarına ( iki kısa bir uzun kenarına ) gri mavi renkte FELEMENK denilen pamuk ipliği uzatılır ve 2 cm genişliğinde bu iplikle örülür. Yalnız beyaz ehramlarda beyaz FELEMENK ipliği kullanılır. Bobin haline getirilmiş 1kg iplikten bir ehram dokunur.
Ehram iki parça olarak dokunur. Her bir parçaya kanat adı verilir. Her iki parçada aynı anda bir tezgaha örülür, FELEMENK uzatılmayan kenarlar tığ veya iğne ile çapraz şekilde sonradan birleştirilir. Sağ ve sol kenarlara gelen kısımların 4 cm boyunda 5 kat kendi renk ipliğinde kesilip iğne ile geçirilerek özel püskül yapılır.
Ehramlar genellikle beyaz, siyah, mor ve boz renkte olur, iplikle "hesap işi" olarak işlenir. Çark yıldızı, saat kordonu, Hanımeli, Üç Mercimekler, Ceviz kanadı, Reyhandalı, Hanımgöbeği ,Yıldızın oynaşı, Arı dala ters kondu gibi nakış çeşitleri ehramlara süs olarak işlenir.
Bugün Halk Eğitim Merkezi Kurslarında ehram, hesap işi olarak işlenip yatak örtüleri, perdeler yapılmakta, ayrıca eskimiş ehramlar değerlendirilerek giysi
Tarım ve Hayvancılık
TARIM SİGORTALARI BİLGİLENDİRME TOPLANTISI
Tarım Sigortaları A.Ş Karadeniz Bölge koordinatörü Bülent YAŞAROĞLU İl Müdürlüğümüz Teknik elemanlarına ve çiftçilerimize Tarım Sigortaları konusunda bilgilendirme toplantısı düzenledi.Toplantıya göreve başlayan İl Müdürümüz Sayın Ünal KOÇAK’ta katıldı.
2008 YILI BİTKİ KORUMA VE UYGULAMA PRENSİPLERİ TOPLANTISI
Zirai Mücadele Programı gereğince bu yıl 13-18/10/2008 tarihinde Bakanlık ve Enstitü temsilcilerinin ve 19 İl Müdürlüğünün katılımıyla Antalya’da yapılan toplantıya İl Müdür Vekilimiz Mustafa AKKUŞ ve Bitki Koruma Şube Müdür Vekili Nadim AKTÜRK katılmıştır.
Toplantıda;
Ülke düzeyinde zirai mücadele uygulama prensiplerinin değerlendirilmesi,
2008 Yılı programına alınan zirai mücadelelerin sonuçları ve karşılaşılan sorunlar,
2008 Yılı iç ve dış karantina ile ilgili konular,
2008 Yılı zirai mücadele ilaç alet bayileri ile ilgili konular,
2008 Yılı devlet yardımı mücadeleleriyle ilgili konular,
2009 Yılı zirai mücadele programı görüşülmüş olup bu konulardaki aksaklıklar ve çözüm yolları üzerende durulmuştur.
İL MÜDÜRLÜĞÜMÜZDE BİLGİLENDİRME TOPLANTISI DÜZENLENDİ.
İl Müdürümüz Sayın Ünal KOÇAK Şube Müdürleri toplantısında yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.
İL MÜDÜRÜMÜZ ÇİFTÇİLERİN ÇALIŞMALARINI YERİNDE İNCELİYOR.
İl Müdürümüz Sayın Ünal KOÇAK çiftçilerimizin çalışmalarını yerinde incelemek amacıyla köyleri ziyaret ediyor.
Bu yıl gerçekleştirilen Demonstrasyon amaçlı karpuz yetiştiriciliğinde istenilen hedefe ulaşıldığını söyleyen İl Tarım Müdürümüz Sayın Ünal KOÇAK ayrıca gittikçe İlimizde yaygınlaşan Silajlık Mısır yetiştiriciliğinde alınan sonucun gerçekten çiftçiler için çok büyük bir girdi olduğunu sözlerine ekledi.
4/B’Lİ SÖZLEŞMELİ PERSONEL TOPLANTISI YAPILDI
İl Müdürü Vekilimiz Mustafa AKKUŞ ile Kontrol Şube Müdür Vekili Sevgi AYTEN ve Çiftçi Eğitim ve Yayım Şube Müdür Vekili Ergül SARIKAYA Bayburt’ta görevli 4/ B li Sözleşmeli Personellerle bir toplantı düzenledi. Bu Toplantıda Sözleşmeli Personellerimizin yapmış olduğu çalışmalar, önümüzdeki günlerde yapacakları çalışmalar hakkında bilgi alışverişinde bulundular.Toplantıda Sözleşmeli Personellerin Çalışma yerleri ve çalışmalarının değerlendirilmesi yapıldı.Personellerimiz çiftçilerimizin her isteklerine cevap verebilmek için yoğun bir çaba sarfettiklerini, imkanların el verdiği sürede en iyisini yapmaya çalıştıklarını söylediler.
Kontrol Şube Müdürlüğünün Yapmış Olduğu Çalış..(devamı)
ALABALIK TESİSLERİ DENETLENİYOR
Kontrol Şube Müdürlüğü teknik elemanlarınca Alabalık tesislerinin denetimleri yapıldı.Bayburt’ta ilk defa Gölette Kafes Balıkçılık Gökçedere’de kuruldu. Denetimler sırasında çalışma izinlerinin ve yetiştiricilik belgelerinin kontrolu, suların temizliği, çevredeki suların temizliği, balıkların sağlığı, balıklar için kullanılan yemlerin kontrolu gibi konulara dikkat edildi.
Tarım Sigortaları A.Ş Karadeniz Bölge koordinatörü Bülent YAŞAROĞLU İl Müdürlüğümüz Teknik elemanlarına ve çiftçilerimize Tarım Sigortaları konusunda bilgilendirme toplantısı düzenledi.Toplantıya göreve başlayan İl Müdürümüz Sayın Ünal KOÇAK’ta katıldı.
2008 YILI BİTKİ KORUMA VE UYGULAMA PRENSİPLERİ TOPLANTISI
Zirai Mücadele Programı gereğince bu yıl 13-18/10/2008 tarihinde Bakanlık ve Enstitü temsilcilerinin ve 19 İl Müdürlüğünün katılımıyla Antalya’da yapılan toplantıya İl Müdür Vekilimiz Mustafa AKKUŞ ve Bitki Koruma Şube Müdür Vekili Nadim AKTÜRK katılmıştır.
Toplantıda;
Ülke düzeyinde zirai mücadele uygulama prensiplerinin değerlendirilmesi,
2008 Yılı programına alınan zirai mücadelelerin sonuçları ve karşılaşılan sorunlar,
2008 Yılı iç ve dış karantina ile ilgili konular,
2008 Yılı zirai mücadele ilaç alet bayileri ile ilgili konular,
2008 Yılı devlet yardımı mücadeleleriyle ilgili konular,
2009 Yılı zirai mücadele programı görüşülmüş olup bu konulardaki aksaklıklar ve çözüm yolları üzerende durulmuştur.
İL MÜDÜRLÜĞÜMÜZDE BİLGİLENDİRME TOPLANTISI DÜZENLENDİ.
İl Müdürümüz Sayın Ünal KOÇAK Şube Müdürleri toplantısında yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.
İL MÜDÜRÜMÜZ ÇİFTÇİLERİN ÇALIŞMALARINI YERİNDE İNCELİYOR.
İl Müdürümüz Sayın Ünal KOÇAK çiftçilerimizin çalışmalarını yerinde incelemek amacıyla köyleri ziyaret ediyor.
Bu yıl gerçekleştirilen Demonstrasyon amaçlı karpuz yetiştiriciliğinde istenilen hedefe ulaşıldığını söyleyen İl Tarım Müdürümüz Sayın Ünal KOÇAK ayrıca gittikçe İlimizde yaygınlaşan Silajlık Mısır yetiştiriciliğinde alınan sonucun gerçekten çiftçiler için çok büyük bir girdi olduğunu sözlerine ekledi.
4/B’Lİ SÖZLEŞMELİ PERSONEL TOPLANTISI YAPILDI
İl Müdürü Vekilimiz Mustafa AKKUŞ ile Kontrol Şube Müdür Vekili Sevgi AYTEN ve Çiftçi Eğitim ve Yayım Şube Müdür Vekili Ergül SARIKAYA Bayburt’ta görevli 4/ B li Sözleşmeli Personellerle bir toplantı düzenledi. Bu Toplantıda Sözleşmeli Personellerimizin yapmış olduğu çalışmalar, önümüzdeki günlerde yapacakları çalışmalar hakkında bilgi alışverişinde bulundular.Toplantıda Sözleşmeli Personellerin Çalışma yerleri ve çalışmalarının değerlendirilmesi yapıldı.Personellerimiz çiftçilerimizin her isteklerine cevap verebilmek için yoğun bir çaba sarfettiklerini, imkanların el verdiği sürede en iyisini yapmaya çalıştıklarını söylediler.
Kontrol Şube Müdürlüğünün Yapmış Olduğu Çalış..(devamı)
ALABALIK TESİSLERİ DENETLENİYOR
Kontrol Şube Müdürlüğü teknik elemanlarınca Alabalık tesislerinin denetimleri yapıldı.Bayburt’ta ilk defa Gölette Kafes Balıkçılık Gökçedere’de kuruldu. Denetimler sırasında çalışma izinlerinin ve yetiştiricilik belgelerinin kontrolu, suların temizliği, çevredeki suların temizliği, balıkların sağlığı, balıklar için kullanılan yemlerin kontrolu gibi konulara dikkat edildi.
Bayburt Türküleri
BAYBURT TÜRKÜLERi
Yurdumdan
Vardimki yurdundan ayak göcürmüs
Yavru gitmis issiz kalmis otagi
Camlar sikest olmus meyler dorulmus
Sakiler meclisten cekmis ayagi
Zihni dert elinden her dem kann aglar
Vardimki bag aglar bagiban aglar
Sünbüller perisan güller har aglar
Seyda bülbül terk edeli bu bagi
Derleyen Muzaffer Sarisözen
Kaynak Yöre ekibi
Nota Muzaffer Sarisözen
Yöre Bayburt
Ayrilik
Arpalar orak olduda yakinlari rak oldu
Gitti yarim gelmedide o bana merak oldu
Oy canim vay canim sana bana ne oldu
Bizim böyle olmamiza ayrilik sebeb oldu
Ayna attim cayirada savki vurdu bayira
Ikimizde sevdalida allah bizi gayira
Bir tas attim cimenede cimenin cicegine
Ipek olsam sarilsamda yarimin etegine
Pencerede tül perde de bülbül ötmez her yerde
Felek bizi ayirdida her birimiz bir yerde
Derleyen Ahmet Yamaci
Kaynak Abdullah Kayserilioglu
Nota Ahmet Yamaci
Yöre Bayburt
Bugün Cuma
Bugün günlerden cumadir Cuma
Yunaga gidersen sacini yuma
Ben seni sevmisem ellere deme
Karada camus vurdu benim yarimi
Eydide boynuzunu döktü kanini
Bu günde cumadir Cuma
Yar hamama girme kinani yuma
Ben seni sevmisem kimseye deme
Zalim celek vurmus yaram var benim
Bu günde günlerden salidir Sali
Sallan gel sevdigim sarilak bali
Yoktur dünyada yarin emsali
Zalim celek vurmus yaram var benim
Derleyen Nida Tüfekci
Kaynak Binali Selman
Nota Nida Tüfekci
Yöre Bayburt
Söyleyim Bayburt'un Halini
Söyleyim Bayburt'un vas'ı halini
Ülkede bulunmaz bir eşin Bayburt
Bülbüller çeker ahu zarını
Seherde ötüşür kuşların Bayburt
Kahramanlar eli Bayburt Otağı
Şehitler yurdudur bizde Kop Dağı
Bizim elin vardır bahçası bağı
İçinde sallansın sonalar Bayburt
Kaynak Recep Kirici
Yöre Bayburt
Al Çuha Mavi Çuha
Al Çuha Mavi Çuha
Çuha Kenarın Yuha
Kaç Gündür Görmemişem
Az Kalıy Aklım Çıka
Hey Hey Hey Hey Benim Ağam
Köyler Ağası Benim Ağam
Minare Dolam Dolam
Ağam Kurbanın Olam
Param Yok Ki Evlenem
Kapında Kulun Olam
Altunu Bozdurayım
Gerdanan Dizdireyim
İpek Mendil Değilsen
Cebimde Gezdireyim
Kaynak Zakir Peksert
Yöre Bayburt
Baba Ben Derviş Miyem
Baba ben derviş miyem
Kürkümü giymiş miyem
Benim seven eller ala
Niye ben ölmüş miyem
Ah limıni limıni
Can limıni limıni
Odan kireçtir senin
Yüzün güleçtir senin
Elin elime değse
Tenin ilaçtır senin
Ah limıni limıni
Can limıni limıni
Karşıda kara koyun
Tutun çadıra koyun
Yarinden ayrılanın
Adını hasta koyun
Ah limıni limıni
Can limıni limıni
Kaynak Anonim
Yöre Bayburt
Odan Kirectir
Odan kirectir senin
Yüzün gülectir senin
Elin elime deyse
Serin ilactir senin
Serin ilactir senin
Ciktim dam loglamaya
Yarimi kollamaya
Yarim daglari asti
Basladim aglamaya
Basladim aglamaya
Karsida kara koyun
Tutun cadira koyun
Yarinden ayrilanin
Adini heste koyun
Adini heste koyun
Derleyen Muzaffer Akgün
Kaynak Sakir Sener
Nota Muzaffer Akgün
Yöre Bayburt
Bebek
Bebegin besigide camdan
Yuvarlandi düstü de damdan
Bey babasi gelir samdan
Nenni de nenni de nenni de bebek
Kizlar gelin caydan gecek
Cay bulanik nerden icek
Bebek ölmüs nere gidek
Nenni de nenni de nenni de bebek
Bebek beni deleyledi
Yakti beni küleyledi
Her kapiya kul eyledi
Nenni de nenni de nenni d bebek
Derleyen Ahmet Yamaci
Kaynak Binali Selman
Nota Ahmet Yamaci
Yöre Bayburt
Odan Kirectir
Odan kirectir senin
Yüzün gülectir senin
Elin elime deyse
Serin ilactir senin
Serin ilactir senin
Ciktim dam loglamaya
Yarimi kollamaya
Yarim daglari asti
Basladim aglamaya
Basladim aglamaya
Karsida kara koyun
Tutun cadira koyun
Yarinden ayrilanin
Adini heste koyun
Adini heste koyun
Derleyen Muzaffer Akgün
Kaynak Sakir Sener
Nota Muzaffer Akgün
Yöre Bayburt
Köprünün Altı Diken
Köprünün altı diken
Zöhre yaktın beni gül iken
Allah da seni yaksın
Zöhre'm üç günlük gelin iken
Mestettin hanım Zöhre'm mestettin
Eloğlunu sen kendine dost ettin
Merdanedir hanım Zöhre'm merdana
Bal mı yakdın ağ gerdane gerdane
Köprünün altı desti
Zöhre'm kemer belimi kesti
Gurbetteki sevdiğim
Zöhre'm şimdi aklımdan geçti
Mestettin hanım Zöhre'm mestettin
Eloğlunu sen kendine dost ettin
Merdanedir hanım Zöhre'm merdana
Bal mı yakdın ağ gerdane gerdane
Kaynak Muzaffer Sarisözen
Yöre Bayburt
Karanfil Eker Misin
Karanfil Eker Misin, Karanfilli Yar Karanfilli
Balınan Çeker Misin, Karanfilli Yar Karanfilli
Bana Ettiklerini, Karanfilli Yar Karanfilli
Sen Olsan Çeker Misin, Karanfilli Yar Karanfilli
Karanfil Neden Olur, Karanfilli Yar Karanfilli
Dökülür Den Den Olur, Karanfilli Yar Karanfilli
Ben Ayrılık Bilmezdim, Karanfilli Yar Karanfilli
Ayrılık Senden Oldu, Karanfilli Yar Karanfilli
Karanfil Ektim Taşa, Karanfilli Yar Karanfilli
Bitmedi Kaldı Kışa, Karanfilli Yar Karanfilli
Sevda Nedir Bilmezdim, Karanfilli Yar Karanfilli
O Da Geldi Bu Başa, Karanfilli Yar Karanfilli
Kaynak Nida Tüfekci
Yöre Bayburt
Karanfil Eker Misin
Karanfil Eker Misin, Karanfilli Yar Karanfilli
Balınan Çeker Misin, Karanfilli Yar Karanfilli
Bana Ettiklerini, Karanfilli Yar Karanfilli
Sen Olsan Çeker Misin, Karanfilli Yar Karanfilli
Karanfil Neden Olur, Karanfilli Yar Karanfilli
Dökülür Den Den Olur, Karanfilli Yar Karanfilli
Ben Ayrılık Bilmezdim, Karanfilli Yar Karanfilli
Ayrılık Senden Oldu, Karanfilli Yar Karanfilli
Karanfil Ektim Taşa, Karanfilli Yar Karanfilli
Bitmedi Kaldı Kışa, Karanfilli Yar Karanfilli
Sevda Nedir Bilmezdim, Karanfilli Yar Karanfilli
O Da Geldi Bu Başa, Karanfilli Yar Karanfilli
Kaynak Nida Tüfekci
Yöre Bayburt
Giydim Çarıklarımı
Giydim çarıklarımı,
Gel bağla bağlarını,
Terkettim gidiyorum,
Dersim'in dağlarını,
Harput'un bağlarını.
Oy ne imiş, oy ne imiş,
Sevda çekmek zor imiş,
Sevip sevip ağlamak,
Yardan ayrı yaşamak,
Ateşten gömlek imiş.
Yatak serdim yatmadım,
Yatak serdim kalmadım,
Aş pişirdim tatmadım,
Bileydim ayrılık var,
Hiç sevip bağlanmazdım.
Kaynak Recep Kirici
Yöre Bayburt
Baba Ben Derviş Miyem
Baba ben derviş miyem
Kürkümü giymiş miyem
Benim seven eller ala
Niye ben ölmüş miyem
Ah limıni limıni
Can limıni limıni
Odan kireçtir senin
Yüzün güleçtir senin
Elin elime değse
Tenin ilaçtır senin
Ah limıni limıni
Can limıni limıni
Karşıda kara koyun
Tutun çadıra koyun
Yarinden ayrılanın
Adını hasta koyun
Ah limıni limıni
Can limıni limıni
Kaynak Anonim
Yöre Bayburt
Köprünün Altı Diken
Köprünün altı diken
Zöhre yaktın beni gül iken
Allah da seni yaksın
Zöhre'm üç günlük gelin iken
Mestettin hanım Zöhre'm mestettin
Eloğlunu sen kendine dost ettin
Merdanedir hanım Zöhre'm merdana
Bal mı yakdın ağ gerdane gerdane
Köprünün altı desti
Zöhre'm kemer belimi kesti
Gurbetteki sevdiğim
Zöhre'm şimdi aklımdan geçti
Mestettin hanım Zöhre'm mestettin
Eloğlunu sen kendine dost ettin
Merdanedir hanım Zöhre'm merdana
Bal mı yakdın ağ gerdane gerdane
Kaynak Muzaffer Sarisözen
Yöre Bayburt
Ey gül dali
Ey gül dali gül dali
Oldum sana sevdali
Gördügüm günden beri
Sinem askinla dagli
Güzel aglatma beni
Yabana atma beni
Ben senin asikinam
Bir pula satma beni
Bahce pezik deyilmi
Ciger ezik deyilmi
Ben sevdim eller aldi
Bana yazik deyilmi
Saclari senden
Sacbagi benden
Var git ey güzel
Küsmüsem senden
Derleyen Muzaffer Sarisözen
Kaynak Zeki Peksert
Nota Muzaffer Sarisözen
Yöre Bayburt
Kara Basma İz Olur
Kara basma iz olur
Güzellerde naz olur
Gündüz gelme gece gel
Eller duyar söz olur
Hop ninnayı ninnayı
Gel oynayı oynayı
Kar üstüne kan damlar
Dayanmaz buna canlar
Ne zaman düğünümüz
Sayılmıyor bu aylar
Hop ninnayı ninnayı
Gel oynayı oynayı
Kara basma kayarsın
Sen benimle ayarsın
Asker olduğum zaman
Günlerimi sayarsın
Hop ninnayı ninnayı
Gel oynayı oynayı
Kaynak Mustafa Ahiskali
Yöre Bayburt
Yurdumdan
Vardimki yurdundan ayak göcürmüs
Yavru gitmis issiz kalmis otagi
Camlar sikest olmus meyler dorulmus
Sakiler meclisten cekmis ayagi
Zihni dert elinden her dem kann aglar
Vardimki bag aglar bagiban aglar
Sünbüller perisan güller har aglar
Seyda bülbül terk edeli bu bagi
Derleyen Muzaffer Sarisözen
Kaynak Yöre ekibi
Nota Muzaffer Sarisözen
Yöre Bayburt
Ayrilik
Arpalar orak olduda yakinlari rak oldu
Gitti yarim gelmedide o bana merak oldu
Oy canim vay canim sana bana ne oldu
Bizim böyle olmamiza ayrilik sebeb oldu
Ayna attim cayirada savki vurdu bayira
Ikimizde sevdalida allah bizi gayira
Bir tas attim cimenede cimenin cicegine
Ipek olsam sarilsamda yarimin etegine
Pencerede tül perde de bülbül ötmez her yerde
Felek bizi ayirdida her birimiz bir yerde
Derleyen Ahmet Yamaci
Kaynak Abdullah Kayserilioglu
Nota Ahmet Yamaci
Yöre Bayburt
Bugün Cuma
Bugün günlerden cumadir Cuma
Yunaga gidersen sacini yuma
Ben seni sevmisem ellere deme
Karada camus vurdu benim yarimi
Eydide boynuzunu döktü kanini
Bu günde cumadir Cuma
Yar hamama girme kinani yuma
Ben seni sevmisem kimseye deme
Zalim celek vurmus yaram var benim
Bu günde günlerden salidir Sali
Sallan gel sevdigim sarilak bali
Yoktur dünyada yarin emsali
Zalim celek vurmus yaram var benim
Derleyen Nida Tüfekci
Kaynak Binali Selman
Nota Nida Tüfekci
Yöre Bayburt
Söyleyim Bayburt'un Halini
Söyleyim Bayburt'un vas'ı halini
Ülkede bulunmaz bir eşin Bayburt
Bülbüller çeker ahu zarını
Seherde ötüşür kuşların Bayburt
Kahramanlar eli Bayburt Otağı
Şehitler yurdudur bizde Kop Dağı
Bizim elin vardır bahçası bağı
İçinde sallansın sonalar Bayburt
Kaynak Recep Kirici
Yöre Bayburt
Al Çuha Mavi Çuha
Al Çuha Mavi Çuha
Çuha Kenarın Yuha
Kaç Gündür Görmemişem
Az Kalıy Aklım Çıka
Hey Hey Hey Hey Benim Ağam
Köyler Ağası Benim Ağam
Minare Dolam Dolam
Ağam Kurbanın Olam
Param Yok Ki Evlenem
Kapında Kulun Olam
Altunu Bozdurayım
Gerdanan Dizdireyim
İpek Mendil Değilsen
Cebimde Gezdireyim
Kaynak Zakir Peksert
Yöre Bayburt
Baba Ben Derviş Miyem
Baba ben derviş miyem
Kürkümü giymiş miyem
Benim seven eller ala
Niye ben ölmüş miyem
Ah limıni limıni
Can limıni limıni
Odan kireçtir senin
Yüzün güleçtir senin
Elin elime değse
Tenin ilaçtır senin
Ah limıni limıni
Can limıni limıni
Karşıda kara koyun
Tutun çadıra koyun
Yarinden ayrılanın
Adını hasta koyun
Ah limıni limıni
Can limıni limıni
Kaynak Anonim
Yöre Bayburt
Odan Kirectir
Odan kirectir senin
Yüzün gülectir senin
Elin elime deyse
Serin ilactir senin
Serin ilactir senin
Ciktim dam loglamaya
Yarimi kollamaya
Yarim daglari asti
Basladim aglamaya
Basladim aglamaya
Karsida kara koyun
Tutun cadira koyun
Yarinden ayrilanin
Adini heste koyun
Adini heste koyun
Derleyen Muzaffer Akgün
Kaynak Sakir Sener
Nota Muzaffer Akgün
Yöre Bayburt
Bebek
Bebegin besigide camdan
Yuvarlandi düstü de damdan
Bey babasi gelir samdan
Nenni de nenni de nenni de bebek
Kizlar gelin caydan gecek
Cay bulanik nerden icek
Bebek ölmüs nere gidek
Nenni de nenni de nenni de bebek
Bebek beni deleyledi
Yakti beni küleyledi
Her kapiya kul eyledi
Nenni de nenni de nenni d bebek
Derleyen Ahmet Yamaci
Kaynak Binali Selman
Nota Ahmet Yamaci
Yöre Bayburt
Odan Kirectir
Odan kirectir senin
Yüzün gülectir senin
Elin elime deyse
Serin ilactir senin
Serin ilactir senin
Ciktim dam loglamaya
Yarimi kollamaya
Yarim daglari asti
Basladim aglamaya
Basladim aglamaya
Karsida kara koyun
Tutun cadira koyun
Yarinden ayrilanin
Adini heste koyun
Adini heste koyun
Derleyen Muzaffer Akgün
Kaynak Sakir Sener
Nota Muzaffer Akgün
Yöre Bayburt
Köprünün Altı Diken
Köprünün altı diken
Zöhre yaktın beni gül iken
Allah da seni yaksın
Zöhre'm üç günlük gelin iken
Mestettin hanım Zöhre'm mestettin
Eloğlunu sen kendine dost ettin
Merdanedir hanım Zöhre'm merdana
Bal mı yakdın ağ gerdane gerdane
Köprünün altı desti
Zöhre'm kemer belimi kesti
Gurbetteki sevdiğim
Zöhre'm şimdi aklımdan geçti
Mestettin hanım Zöhre'm mestettin
Eloğlunu sen kendine dost ettin
Merdanedir hanım Zöhre'm merdana
Bal mı yakdın ağ gerdane gerdane
Kaynak Muzaffer Sarisözen
Yöre Bayburt
Karanfil Eker Misin
Karanfil Eker Misin, Karanfilli Yar Karanfilli
Balınan Çeker Misin, Karanfilli Yar Karanfilli
Bana Ettiklerini, Karanfilli Yar Karanfilli
Sen Olsan Çeker Misin, Karanfilli Yar Karanfilli
Karanfil Neden Olur, Karanfilli Yar Karanfilli
Dökülür Den Den Olur, Karanfilli Yar Karanfilli
Ben Ayrılık Bilmezdim, Karanfilli Yar Karanfilli
Ayrılık Senden Oldu, Karanfilli Yar Karanfilli
Karanfil Ektim Taşa, Karanfilli Yar Karanfilli
Bitmedi Kaldı Kışa, Karanfilli Yar Karanfilli
Sevda Nedir Bilmezdim, Karanfilli Yar Karanfilli
O Da Geldi Bu Başa, Karanfilli Yar Karanfilli
Kaynak Nida Tüfekci
Yöre Bayburt
Karanfil Eker Misin
Karanfil Eker Misin, Karanfilli Yar Karanfilli
Balınan Çeker Misin, Karanfilli Yar Karanfilli
Bana Ettiklerini, Karanfilli Yar Karanfilli
Sen Olsan Çeker Misin, Karanfilli Yar Karanfilli
Karanfil Neden Olur, Karanfilli Yar Karanfilli
Dökülür Den Den Olur, Karanfilli Yar Karanfilli
Ben Ayrılık Bilmezdim, Karanfilli Yar Karanfilli
Ayrılık Senden Oldu, Karanfilli Yar Karanfilli
Karanfil Ektim Taşa, Karanfilli Yar Karanfilli
Bitmedi Kaldı Kışa, Karanfilli Yar Karanfilli
Sevda Nedir Bilmezdim, Karanfilli Yar Karanfilli
O Da Geldi Bu Başa, Karanfilli Yar Karanfilli
Kaynak Nida Tüfekci
Yöre Bayburt
Giydim Çarıklarımı
Giydim çarıklarımı,
Gel bağla bağlarını,
Terkettim gidiyorum,
Dersim'in dağlarını,
Harput'un bağlarını.
Oy ne imiş, oy ne imiş,
Sevda çekmek zor imiş,
Sevip sevip ağlamak,
Yardan ayrı yaşamak,
Ateşten gömlek imiş.
Yatak serdim yatmadım,
Yatak serdim kalmadım,
Aş pişirdim tatmadım,
Bileydim ayrılık var,
Hiç sevip bağlanmazdım.
Kaynak Recep Kirici
Yöre Bayburt
Baba Ben Derviş Miyem
Baba ben derviş miyem
Kürkümü giymiş miyem
Benim seven eller ala
Niye ben ölmüş miyem
Ah limıni limıni
Can limıni limıni
Odan kireçtir senin
Yüzün güleçtir senin
Elin elime değse
Tenin ilaçtır senin
Ah limıni limıni
Can limıni limıni
Karşıda kara koyun
Tutun çadıra koyun
Yarinden ayrılanın
Adını hasta koyun
Ah limıni limıni
Can limıni limıni
Kaynak Anonim
Yöre Bayburt
Köprünün Altı Diken
Köprünün altı diken
Zöhre yaktın beni gül iken
Allah da seni yaksın
Zöhre'm üç günlük gelin iken
Mestettin hanım Zöhre'm mestettin
Eloğlunu sen kendine dost ettin
Merdanedir hanım Zöhre'm merdana
Bal mı yakdın ağ gerdane gerdane
Köprünün altı desti
Zöhre'm kemer belimi kesti
Gurbetteki sevdiğim
Zöhre'm şimdi aklımdan geçti
Mestettin hanım Zöhre'm mestettin
Eloğlunu sen kendine dost ettin
Merdanedir hanım Zöhre'm merdana
Bal mı yakdın ağ gerdane gerdane
Kaynak Muzaffer Sarisözen
Yöre Bayburt
Ey gül dali
Ey gül dali gül dali
Oldum sana sevdali
Gördügüm günden beri
Sinem askinla dagli
Güzel aglatma beni
Yabana atma beni
Ben senin asikinam
Bir pula satma beni
Bahce pezik deyilmi
Ciger ezik deyilmi
Ben sevdim eller aldi
Bana yazik deyilmi
Saclari senden
Sacbagi benden
Var git ey güzel
Küsmüsem senden
Derleyen Muzaffer Sarisözen
Kaynak Zeki Peksert
Nota Muzaffer Sarisözen
Yöre Bayburt
Kara Basma İz Olur
Kara basma iz olur
Güzellerde naz olur
Gündüz gelme gece gel
Eller duyar söz olur
Hop ninnayı ninnayı
Gel oynayı oynayı
Kar üstüne kan damlar
Dayanmaz buna canlar
Ne zaman düğünümüz
Sayılmıyor bu aylar
Hop ninnayı ninnayı
Gel oynayı oynayı
Kara basma kayarsın
Sen benimle ayarsın
Asker olduğum zaman
Günlerimi sayarsın
Hop ninnayı ninnayı
Gel oynayı oynayı
Kaynak Mustafa Ahiskali
Yöre Bayburt
Bayburt Köyleri
İl: Bayburt ● İlçe Merkezi: Bayburt
İlçeler
Aydıntepe . Demirözü
Beldeler:
Köyler:
Adabaşı • Çakırbağ • Çalıdere • Çamdere • Çamlıkoz • Çayırözü • Çerçiköy • Çiçekli • Çiğdemtepe • Çorak • Dağçatı • Dağtarla • Danişment • Darıca • Değirmencik • Demirışık • Demirkaş • Dikmetaş • Dövmekaya • Erenli • Gençosman • Gezköy • Gökçeli • Gökler • Gökpınar • Göldere • Göloba • Güder • Güllüce • Gümüşsu • Güneydere • Güzelce • Hacıoğlu • Harmanözü • Helva • Heybetepe • İğdir • Kabaçayır • Karlıca • Karşıgeçit • Kavacık • Kavakyanı • Kıratlı • Kırkpınar • Kitre • Koçbayır • Kopköy • Kopuz • Kozluk • Kurbanpınarı • Kurugüney • Maden • Manas • Masat • Mutlu • Nişantaşı • Ortaçimağıl • Oruçbeyli • Ozansu • Örence • Pamuktaş • Pelitli • Petekkaya • Polatlı • Rüştüköy • Sakızlı • Salkımsu • Sancaktepe • Saraycık • Sarıhan • Sarımeşe • Seydiyakup • Sığırcı • Sırakayalar • Soğukgöze • Söğütlü • Tahtköy • Taşburun • Taşçılar • Taşkesen • Taşocağı • Tepetarla • Tomlacık • Uğrak • Uğurgeldi • Uluçayır • Üzengili • Yanıkçam • Yaylalar • Yaylapınar • Yazyurdu • Yedigöze • Yeniköy • Yerlice • Yeşilyurt • Yolatlı • Yoncalı • Yukarıkışlak
İlçeler
Aydıntepe . Demirözü
Beldeler:
Köyler:
Adabaşı • Çakırbağ • Çalıdere • Çamdere • Çamlıkoz • Çayırözü • Çerçiköy • Çiçekli • Çiğdemtepe • Çorak • Dağçatı • Dağtarla • Danişment • Darıca • Değirmencik • Demirışık • Demirkaş • Dikmetaş • Dövmekaya • Erenli • Gençosman • Gezköy • Gökçeli • Gökler • Gökpınar • Göldere • Göloba • Güder • Güllüce • Gümüşsu • Güneydere • Güzelce • Hacıoğlu • Harmanözü • Helva • Heybetepe • İğdir • Kabaçayır • Karlıca • Karşıgeçit • Kavacık • Kavakyanı • Kıratlı • Kırkpınar • Kitre • Koçbayır • Kopköy • Kopuz • Kozluk • Kurbanpınarı • Kurugüney • Maden • Manas • Masat • Mutlu • Nişantaşı • Ortaçimağıl • Oruçbeyli • Ozansu • Örence • Pamuktaş • Pelitli • Petekkaya • Polatlı • Rüştüköy • Sakızlı • Salkımsu • Sancaktepe • Saraycık • Sarıhan • Sarımeşe • Seydiyakup • Sığırcı • Sırakayalar • Soğukgöze • Söğütlü • Tahtköy • Taşburun • Taşçılar • Taşkesen • Taşocağı • Tepetarla • Tomlacık • Uğrak • Uğurgeldi • Uluçayır • Üzengili • Yanıkçam • Yaylalar • Yaylapınar • Yazyurdu • Yedigöze • Yeniköy • Yerlice • Yeşilyurt • Yolatlı • Yoncalı • Yukarıkışlak
Saat Kulesi
Şehrin merkezindeki Saat Kulesi’nin yapımına 30 Ekim 1923’te başlanmış ve 29 Ekim 1924’te de bitirilmiştir. Yapımına Tabur Köylü Muhittin Usta başlamış, Rizeli İbrahim Usta da tamamlamıştır. Saat Kulesi 21 m. Uzunluğunda minare görünümünde olup, çokgen kaide üzerinde sekizgen gövdeli olarak yükselmektedir. Ayrıca şerefesi olan kulenin üzeri kubbe ile örtülmüş ve baldaken şeklinde bir köşke benzetilmiştir.
Bayburt Deyimleri
A-
AĞIRSAĞ : Teşinin başına geçirilen, parça.
ANIK : Bişmemiş ekmek.
AŞOTU: Ayranlı çorbaya, konan ot.
ABA: Anne
AĞA: Baba
ALAF: Hayvan yemi
ANDER: Kötü şey, pis şey.
AŞUĞ: Oyun oynanan hayvan kemiği.
AVARA: Boş, işsiz.
AYARTMA: Kandırma
AHBUN: Gübre-Sulanabilir tarla.
AZIK: Yolcu Yemeği
ARUŞTAĞ: Tavan arası
ALMA URUBİ: Bir çeşit marmalet.
AĞNAĞAZ: Değirmenden çıkan kaba un.
ANTIK: Küvlenin karşısına konan yaş tezek.-B-
-B-
BILLIK: Ufak
BORANİ: Bir Yemek Adı
BULGURLİ: Bir Yemek Adı
BÜGELEK : İri sığır sineği
BASMALIĞ: Tezek yapımına ayrılmış boşluk.
BÖCÜK: Böcek
BOYNUK: Boynu eğri.
BALAM: Oğul
BAYAHTAN: Demin biraz önce
BEDURE: Kova
BILDIR: Geçen sene, Geçen yıl.
BACI: Kız kardeş
BACANAH: İki bacıdan evlenenlerden herbiri.
BUYMAK: Donarcasına üşümek.
BOY: Bir çeşit hayvan yemi.
BASMA: Tezek yapımı için, gübrenin yayılıp çiğnenmesi.
BİBİ: Hala, Babanın kardeşi
BÜH: Baykuş
BENNEN: Benimle
-C-Ç-
ÇORÇOROS: İşlerin çok kötü olması,berbat.
CANGIR: Açık mavi renkte gözü olan kimse.
CAMEŞ: Erkek Manda
CÜMCÜK: Sıkmak, cimdik.
ÇALAĞAN: Çaylak-Kartal
CULUĞ : Hindi
CECİM : Kıldan dokunan kilim.
CECÜK: Kasık
CIRNAĞ: Tırnak-Kedi benzeri hayvan tırnağı
CAFERLİK: İhtiyat askerliği
CITTI-BITTI: Saklambaç oyunu
CENDEK: Ölmüş hayvan leşi
CUMURLAMA: Pataklama #8211;Ufalama
ÇINGIL: Koyunların boynuna takılan çıngırak.
CÜCÜK: Tavuk yavrusu- Civciv
CIBIL: Yoksul, Kimsesiz.
CIRIK: Bez parçasından yırtılan parça.
ÇID: En uç
CICIĞ: Süslü, Güzel, iyi
CAVRAMAK: Gayret etmek, Azmetmek.
CILDIK: Elbisenin yırtık eteği
CIRBIT: Gözdeki çapak
ÇİRİŞ: Yerli prasaya benzeyen ot-sebze
ÇAŞUR: Yemek yapılan bir kokulu ot çeşidi.
ÇİMMEK: Yıkanmak
ÇETEN: Saman taşınan araca yapılan yanlık.
ÇAR: Çarşaf baş örtüsü
ÇOROŞ: En az iki çift koşu malı ile çekilen pulluk.
D-
DASTAR: Hamur konulan örtü
DÖŞÜRMEK: Toparlamak, Toplamak, Devşirmek
DADANAĞ : Çıkarılmış öküz tırnağı
DİRGEN: Ot, Saman aktarılan kab.
DADAĞ : Çocuk maması
DEBBE : Bakırdan yapılmış kab
DEĞİRMİ: Yuvarlak
DUVAĞ: Güveç yada küp kapağı
DÖĞMEÇ: Bir çeşit yemek
DULUNMAK: Suya dalmak
DADIRAĞ: Kuru, bir çeşit yaban yemişi
DÜRÜM: Tandır ekmeğiyle yapılan burmaç.
DÜĞE: İki yaşındaki, dişi dana
DODUK: Ayak
DIRCIK : Baldır, Topukla dizin arasının arkası
DAG : Şeker Pancarı
DARGUN: Bir çeşit ot
DEHRE: Ufak Balta
DEMİRLİ: Tahıl ölçü birimi
DÜĞÜRCÜK: Çekilmiş bulgurun en incesi
DÜVÜRCÜ: Gelin getirmeye giden..
DADACUĞ: Ekmeğe yapılan katık
DİL DİBEGİ: Her şeye cevap verme, söz altında kalmayan.
DİDİLİ DIRNAĞ: Tırnaklarıyla çabalamak.
DINGINI BOZMAMA : Umursamama
DILÇİ: Çok gezen, çok konuşak
-E-
EMİ : Amca
EGİŞ: Bir ucu yassı, bir ucu kancalı tandır aleti.
EVELİK: Dolma sarılan bir yaprak.
ESGÜK : Noksan
EBEM EKMEĞİ: Bir kır sebsezi
EVLEK: En ufak ekim sakası
ERİŞTE: Yerli Makarna
ENÜK: Hayvan yavrusu-Çocuk
EZGERTMEK: Ağırlamak, izzet ikram etmek
EZE: Teyze
ERGİŞİ: Koca-Erkek
EYVETİ: Acele Çabuk
ESKÜK ETEK: Kadına verilen isim
EMEN: Bir çeşit oyun, Bir iş yeri
EVMEK: İvedilemek
F-
FİZAH: Feryat
FIŞKİ: Kuru ve hayvan gübresi
FENNOS: iyi ve güzel gaz lambası
FERZENK: Kötü kadın[/url]
FIRIÇ: Oruç bozma hali
FISTILIK: At ve eşek gübresi
FİSKE: En eski lamba türü #8211;Hafif vurma
FISTIKLAMA: Durup dururken çifte atma
FIRT: Yudum
FIR: Kağnının sabit tekerleği
FİRAK: ayrılık
FERİK: Civcivin biraz büyüğü
-G-Ğ-
ĞANAYAĞLİ: Zavallı, çaresiz [url=http://www.espedos.com">kadın[/url]
GEJGERE: Yük taşınılan yayvan araba üstü
GAB: Sığır bağlamaya özgü, çubuk
GOT: Bir ölçek
GOGOL: Tandırı çilalayan taş
GAFUGA: Güğümün küçüğü
GİNCOROP: Tarlada biten bir çeşit yemiş
GALACOŞ: Bir çeşit yemek
GADAK: Mandanın yavrusu
GIRDAN: Burulmuş Manda
GUMBUZ: Yumruk
GADA: Büyük erkek kardeş
GELEVİN: Tarla faresi
GUNDUL: Yuvarlak
GOLLUK: Kuyruğu kesilmiş
GALİF: Bağ kulubesi
GALMAŞ: Harmanda gençlerin hakkı
GUGGİ: Bir nevi kuş
GAV: Tandır yapılan toprak
GUDUK: Küçük köpek
ĞALAĞ: Kubbe şeklinde örülmüş tezek yığını
GINDIRA: Hasır dokunan ot
GÜMAN : Umut
ĞEŞMER: Komik Şakacı
GORUNGA: Hayvan yemi ot,
GANDIRIF : Boyunduruğa bağlanan kayış
GÜVEÇ: Yemek pişirilen toprak kab
GENDİME: Kabuksuz buğday
GELBERİ: Kül çeken alet
GÜGÜM : Su kaynatılan boğazlı bakır demlik
GUCUK : Şubat ayı
GUGUL: Teknenin dibinde kalan hamurdan yapılan ekmek.
GIDIK : Keçi yavrusu
GOBAL: Ucu toparlak sopa
GUZZUK: Kanbur
GABALA: İşi götürü olarak alma.
GILLAMAK: Yuvarlamak
GOVİ: Damak güveyi
GAGART: Çengel
GALAT: Büyük sırt sepeti
GÜMANLI: gebe
GILDIK: Davar pisliği
GIDIK: Çene altı, gerdan
GIVIK: Topaç
H-I-İ-
HETİRCEK: Tandır ızgarası
HERSE : Gendime ezmesi, Bir yemek
HOGAL: Taştan saçak
HODAĞ: Çiftçilikte ücretle tutulan uşak.
HOLTEĞLEMEK: Atmak, Savurmak
HENEK: Şaka
HERGOS: Pulluğun açtığı iz
HAŞIL: Bir çeşit yemek
HÖLLÜK: Bebeklerin altına konan toprak
HEREK: Güneşlenmek, rahatlamak
HARBİ : Hızlı çabuk
HİM: Temel
HAÇAN: Madem, mademki
HERK: Sürülmüş tarla
İŞLİK: Gömlek
İRAPATA: Tandıra ekmek yapıştırmaya yarar yastık
İMİRDOLMASI: Bir çeşit yemek.
ILINCAK: Çocukların sallandığı salıncak beşik.
HEKAT: Hikaye
-K-
KİL: Hamamda kullanılan toprak Bir çeşit Bayburt Şampuanı
KARTOL: Patates
KAHMUT: Tarlada olan bir çeşit yemiş
KENGER: Bir çeşit bozkır bitkisi
KELMAH: Saman eleyen kalbur
KORVEZEL: Tekeri mazıdan çıkarmayan tahta çivi
KALUK: Eski Ayakkabı
KOLUKTURMAK: Şevkini kırmak, moralini bozmak
KULAĞ: Hoşaflık elma kurusu
KIRIK: Kısaltılmış tüy
KERSELE: Huysuz [url=http://www.espedos.com">kadın[/url]
KOP: Kağnı arabasının uzayan tahtası
KERTİ: Bayat
KÜLÜR: Bezelyeye benzer hayvan yemi
KUD: Geç yürüyen çocuk #8211;Kötürüm
KEFTER: İhtiyarın çirkini
KOKOÇ: Kuşburnunun kurusu
KOTAN: Pulluk
KAVUT : Kavrulmuş buğdayın, üğütülmüşü
KIRIZ: Saçı dibinden kesilmiş
KÜVLE: Tandırın hava deliği
KAVURGA: Kavrulmuş Buğday
KELEM: Lahana
KOPUK: Lahana sapının yenir tarafı
KERME İyi çiğnenmiş, koyun tezeği
KURUT: Topak halinde kurutulmuş, yoğurt
KIRKIR: Serçe
KURUN: Taştan, su deposu
KERSEK: Sertleşmiş toprak parçası
KURUK: At yavrusu tay
KÜSPE : Bir çeşit hayvan yemi
KELTE: Çok bilmiş genç kız
KIKAN: Diken
-L-
LOBİYA: Fasulye
LOR: Çökertilmiş süt, çökelek
LOR DOLMASI: Bir çeşit yemek
LAVAŞA: Çifte atan hayvanları nallarken ağzına takılan kıskaç
LAZUT: Mısır
LALUK: Peltek konuşan
LÜLÜK: Çeşmenin su akan kısmı
LIĞ: Cıvığ ve derin çamur
LILIĞ: Tirit hali
LAVAŞ: Tandırda yapılan ekmek
M-N-
MOZUK: Bir yıllık dana
MALUĞ: Ganderif kayışını kitleyen toka
MASTA: Sığır sürmeye özgü sopa
MEDEK: Dişi Manda
MARABA: Ortakçı
MİLTAN: Gömlek
MANTİ: Bir yemek
MODUL: Masta, sığır sürmeyen yarar, sopanın ucuna takılan çivi
MARAN: Kağnı
MAYIS: Yaş sığır gübresi
MAHRAMA: Büyük Mendil
NANEHİR: Evlilik çağına gelmiş kız
MALAMAT: Kusurların ortaya çıkması
NUZUL: Felç vurması
-P-R-
PİSİK: Kedi
PÖHÖRÜK: Soba bacası
PAHAR: Pınar Çeşme
PIRTİ: Giyilecek şeylerin bütünü
POÇÇUK: En geri, en son
PÜRÇÜKLİ: Havuç
PİN: Kümes
PART: İri yığın halinde
PİRPİRİM: Dağınık
PERİKTÜRMEK: Dağıtmak
RAPATA: Tandıra ekmek yapıştırmak için yastık
PİNDİREK: Uzun ve büyük olan burun..
-S-Ş-
SEKÜ: Ahırdaki yüksekçe yer
SİRKE: Yeni doğmuş bit yavrusu
SAMİ: Sığır bağlamaya mahsus odun
SAMBAĞI: Sığır bağlanan odunun ucundaki bağ
SAŞMA: Tezek kırıntısı
SÜMSÜK: Dürtme, yumrukla vurma
SİTİL: Süt, yoğurt kabı, bakraç
ŞURT: Tandırın üst kenarları
ŞİŞEK: Bir senelik dişi kuzu
ŞOŞARTMAK: Abartma, mübalağa etmek,
SÜKEM: Nezle, grip gibi hastalık.
SÖVE: Kapı kenarı, pervaz
ŞOĞURT: Salya
T-U-Ü-
TANDIR : Gavdan yapılan yere gömülerek içinde ateş yakılıp ekmek, yemek pişirilen ocak
TEPME : Basmalığda bel küreğiyle muntazam kesilen tezek nevii
TAPAN : Ekimden sonra tarlayı düzleyen alet.
TEN: Nem
TAR: Tavuk tüneği, Öküz arabasında uzun tahta
TAVA BİŞESİ: Bir çeşit hamur işi yemek
TIRHIÇ: Evlerin kapılarına takılan parmaklık
TEZEK: Hayvan gübresinden yapılan yakacak.
TECİR: Mutfak tereğinin en altı
TEPİR : Tahtadan oyularak yapılan tepsi
TEHMÜK: Tekme
TIĞ: Sürüldükten sonra, harmanda yığılan buğday saman yığını
TETİK: Kedin ön ayağı
TUĞS : Yumurtaya yatacak tavuk, kıvama gelmiş tavuk
URP: ¼ ölçek
URBA: Elbise
-V -
VIZZIK: Boyunduruktaki tahta çivi
VAHTULİ: Bahti açık, talihi yaver
VİYANA: Hayret nidası
-y
YAMAK : Küçük yağ kabı
YAĞIRNİ: Sırt
YAVUŞAĞ: Bit yavrusu
YAYIK: Yoğurdu yağ ve ayran haline getiren alet
YANSILAMAK: Taklit etmek
YEYLİK: Hafif
YABAN TEZEĞİ : Kendiliğinden yabanda olan tezek.
YEMLİK: Tarlada biten bir çeşit ot.
YALAĞ: Hayvanların su içtiği yer
YAZI: Düzlük ova
YAPMA TEZEK: Duvarda kuru
Bayburt Yemekleri
Bayburt Yemekleri
Yemekler kültürümüzün bir parçası olarak asırlardan beri devam eden geleneksel bir yapının günümüzdeki uygulamasıdır. Bayburt yöresel yemeklerinde görülen genel özellik, un ve una bağlı yemeklerle, etli yemeklerin sebze ve zeytinyağlı yemeklerden çeşit olarak daha fazla oluşur. Bu da yörenin coğrafi şartlarının kültürel yapı üzerindeki etkisidir.
KESME ÇORBASI
Kullanilan malzemeler : 200 gr. yesil mercimek , 1 adet yumurta , 2 yemek kasigi salça , 1 adet sogan (orta) , 100 gr. yag , 1 su bardagi un , yeterince su , tuz , dargin (istenirse)
Hazirlanisi : Un içerisine su , tuz , yumurta konularak bir hamur yorulur , biraz bekledikten sonra hamur açilir , makarna gibi ince ince kesilir . Diger taraftan mercimek iyice pisirilip dogranan sogan yagla pembelestirilir . Dargin , salça , su katilir üzerine mercimek ilave edilir kaynatilir , üzerine kesilen çorbalik hamurlar karistirilir . Birkaç tasim kaynatildiktan sonra servis yapilir .
Lor Dolması :
Kullanılan Malzemeler: 1 kg.taze lor(çökelek), 1 su bardağı bulgur, 2 adet yumurta, 1 su bardağı süt kaymağı, 4 kaşık tereyağı, dargın-1kg. Pancar yaprağı veya evelik, 1 deste taze soğan (kuru soğanda olabilir), tuz
Hazırlanışı : Yapraklar yumuşaması için kaynar suda bir taşım haşlanır. Taze lor içerisine yumurta süt kaymağı, haşlanmış bulgur, ince doğranmış taze soğan, yeteri kadar tuz ve dargın konularak yoğrulur. Daha sonra istenilen büyüklükte sıkılarak yaprağa sarılır. Başka bir kapta soğan pembeleşinceye kadar kızartılır, üzerine parça etler eklenerek pişirilir, sonra dolmalar eklenir kavurma ile pişiriliyorsa dolma ile birlikte kavurmalar konulur, 2 bardak su ilave edilerek birkaç taşım pişirilir.
TATLI ÇORBASI
Kullanilan malzemeler : kg. kurutulmus kusburnu veya ½ kg. kusburnu marmeladi , 100 gr. kuru üzüm , 1,5 kg. toz seker , ½ kg. yarma (gendime) , 100 gr. incir (istenirse) , 100 gr. kuru fasulye , 100 gr. kayisi , 100 gr. erik (istenirse) , 250 gr. findik , 1 su bardagi un ve tuz
Hazirlanisi : Kusburnu iyice pisirilerek ezilir önce süzgeçten sonra elekten geçirilerek süzülür . Baska bir kapta iyice pisirilen yarma ve önceden pisirilen fasulye süzülen suya katilir , un su ile karistirilarak bulamaç halinde üzerine ilave edilir bir tasim kaynatilir . Baska kapta diger malzemeler (kayisi , üzüm , erik , incir) pisirilerek sekerle birlikte karisima ilave edilir ve bir tasim kaynadiktan sonra , sogumaya birakilir . Iyice sogutulan tatli çorba üzerine findik serpilerek servis yapilir .
YALANCI DOLMA
Kullanilan malzemeler : ½ kg. lahana yapragi , 2 su bardagi bulgur , 250 gr. parça et veya kavurma , 2 yemek kasigi salça ,150 gr. tereyagi , 2 çorba kasigi un , 1 adet kuru sogan (büyük) , tuz ve kirmizi biber
Hazirlanisi : Önce bulgur , pilav gibi pisirilir , lahana yapraklari ise sicak su ile haslanir , pisirilmis bulgur içerisine 2 çorba kasigi un karistirilir dolma iç hazirlanarak yapraklara sarilir . Baska bir kapta sogan pembelesinceye kadar kizartilir üzerine parça etler eklenerek pisirilir , sonra dolmalar eklenir , kavurma ile pisiriliyorsa dolma ile birlikte kavurmalar konulur , 2 bardak su konularak birkaç tasim pisirilir.
TEL HELVASI
Kullanilan malzemeler : 250 gram tereyagi, 3 su bardagi un , 1 kg. toz seker , 1 adet limon
Hazirlanisi : 1 kg. sekere , 2 su bardagi su konulup kaynatilir . Üzerine bir miktar limon sikilir . Seker hafif kirmizi renge gelince bir kasik kadar bu sekerli sudan soguk su içine dökülür , kati hale (agda) gelirse helvanin agdasi olmus demektir . 250 gram yagla kavrulan un büyükçe bir tepsi içinde sogutulur , sogutulan agda beyaz bir renk alincaya kadar yogrulur sonra iki ucu birlestirilerek simit sekline getirilir tepsideki sogutulmus , kavrulmus un içersine konulur üzerine kavrulmus un dökülür ve 3 - 4 kisi tarafindan kenarlara dogru çekilerek halka büyütülür . Bu halka ikiye katlanarak tekrar ayni islem yapilir , katlar incelinceye kadar çekilir , tel tel olan katlar kopartilarak servis yapilir .
Ayran AŞı :
Yoğurt çırpılır ve su eklenerek ayran haline getirilir. daha sonra
denler haşlanır. Hazırlanan ayrana biraz un katılır. Ayran biraz haşlanan
denlerle karıştırılarak orta ateşte olmak üzere ocağa konulur. Bu karışıma hazırlanan ufak köfteler eklenir ve karışım kaynamaya çıkıncaya kadar yavaş yavaş karıştırılır. Karışım Kaynamaya çıktıktan sonra bir müddet daha kaynatılır.Daha sonra tereyağı aş otu ve diğer istenen baharatların karışımından olşan anık karışıma katılır bundan sonra ayran aşımız hazır hele gelir...
Su Böreği:
Kullanılan Malzemeler: 1 su bardağı süt veya yoğurt, 1 su bardağı su, 1 su bardağı Tereyağı, 3 adet yumurta, 250 gr. Kavrulmuş fındık, 3 su bardağı süt (şerbet için : 2 su bardağı Toz şeker, 1 çay kaşığı karbonat yeterince un)
Hazırlanışı : Yumurta, bir su bardağı süt veya yoğurt, su, karbonat ve tereyağı karıştırılır. Üzerine un ilave edilerek baklava hamurugibi hamur yapılır. Hamur 14-15 parçaya ayrılıp 15 dakika kadar dinlendirilir, ince olarak açılan yufkalar yağlanmış tepsiye teker teker dizilir. Her üç dört yufka arasına dövülmüş fındık serpilir. Bu şekilde bütün hamur bitinceye kadar yufkalar açılıp tepsiye serilir. Yufkaların açılması tamamlandıktan sonra istenilen şekilde kesilip üzerine biraz tereyağı dökülür ve orta sıcaklıkta fırında hamur pembe renk alıncaya kadar pişirilir. Kızarmış börek fırından çıktıktan sonra, pişirilmiş süt üzerine şeker ilave edilerek tadı ayarlandıktan sonra elde edilen süt şerbeti ılık olarak üzerine dökülür.
Sunum : Süt şerbeti döküldükten sonra börek bekletilmeden ılık olarak servis yapılır.
Çaşır :
Çiriş gibi dağlarda yetişen yabani bir bitkidir. Haşlanarak ve tuşa banılarak yenildiği gibi, yumurtaya batırılıp yağda da kızartılarak yiyilebilir.
Yumurta Pilavı :
Yumurta pilavının hamuru hazırlanırken içine yumurta katılır. hamur yoğurulduktan sonraerişte gibi kesilir, makarna gibi haşlanırve üzerine treyağı dökülerek yenilir.
Kadayıf Dolması
: Kadayıfın içerisine dövülmüş ceviz içi konularak dolma gibi sarılır.Sonra yumurtaya batırılarak yağda kızartılır. Kızartılan kadayıf dolması önceden hazırlanmış şerbete atılır daha sonra şerbetten çıkarılarak yiyilir.
EK$I LAHANA
Kullanılan Malzemeler: 250 gr parça et veya Kavurma, 1 kg Ekşi Lahana (Salamura) 1 Su bardağı bulgur, 2 Yemek kaşığı böbrek yağı, 1 Adet kuru soğan (orta), 1 Çay kaşığı kırmızı biber, 2 yemek kaşığı salça (Domates), 1 Tutam tuz.
Hazırlanışı: Su ile et yaklaşık 20 dakika haşlanır. Önce üzerine bulgur ilave edilerek bir taşım kaynaması sağlanır. Sonra küçük küçük doğranmış ekşi lahana eklenir. Bir başka kapta soğanlar pembeleşinceye kadar yağ, kırmızı biber, salça karıştırılarak pişirilir. Bu karışım ekşi lahananın içerisine konulur, kavurma ile pişiriliyorsa bu aşamada ilave edilir ve yaklaşık 45 dakika pişirilir. Bir müddet dinlendirildikten sonra servis yapılır.
Galacoş
Kullanılan Malzemeler: 250 gr.yeşil mercimek, 200gr.tereyağı- 1/2kg.kıyma, 1 adet soğan (irice), 2 kaşık salça, 250 gr. Gurut (kurutulmuş ayran süzmesi) veya yoğurt süzmesi.
Hazırlanışı : Mercimek, et, sağon, salça ve yağ biraz su konularak, mercimek suyu çekinceye kadar pişirilir. Diğer taraftan gurut (kurutulmuş ayran süzmesi) veya yoğurt süzmesi sulu bir kıvama gelinceye kadar sıcak suyla ezilerek kaynama noktasına kadar ısıtılır. Kaynamasına özen gösterilir, kaynama olursa çökelek haline gelir ve kullanılamaz. Hazırlanan bu eriyik önceden tabağa doğranan bayat ekmekler üzerine dökülür. Üzerine de bol yağlı mercimek ilave edilerek servise sunulur.
Yemekler kültürümüzün bir parçası olarak asırlardan beri devam eden geleneksel bir yapının günümüzdeki uygulamasıdır. Bayburt yöresel yemeklerinde görülen genel özellik, un ve una bağlı yemeklerle, etli yemeklerin sebze ve zeytinyağlı yemeklerden çeşit olarak daha fazla oluşur. Bu da yörenin coğrafi şartlarının kültürel yapı üzerindeki etkisidir.
KESME ÇORBASI
Kullanilan malzemeler : 200 gr. yesil mercimek , 1 adet yumurta , 2 yemek kasigi salça , 1 adet sogan (orta) , 100 gr. yag , 1 su bardagi un , yeterince su , tuz , dargin (istenirse)
Hazirlanisi : Un içerisine su , tuz , yumurta konularak bir hamur yorulur , biraz bekledikten sonra hamur açilir , makarna gibi ince ince kesilir . Diger taraftan mercimek iyice pisirilip dogranan sogan yagla pembelestirilir . Dargin , salça , su katilir üzerine mercimek ilave edilir kaynatilir , üzerine kesilen çorbalik hamurlar karistirilir . Birkaç tasim kaynatildiktan sonra servis yapilir .
Lor Dolması :
Kullanılan Malzemeler: 1 kg.taze lor(çökelek), 1 su bardağı bulgur, 2 adet yumurta, 1 su bardağı süt kaymağı, 4 kaşık tereyağı, dargın-1kg. Pancar yaprağı veya evelik, 1 deste taze soğan (kuru soğanda olabilir), tuz
Hazırlanışı : Yapraklar yumuşaması için kaynar suda bir taşım haşlanır. Taze lor içerisine yumurta süt kaymağı, haşlanmış bulgur, ince doğranmış taze soğan, yeteri kadar tuz ve dargın konularak yoğrulur. Daha sonra istenilen büyüklükte sıkılarak yaprağa sarılır. Başka bir kapta soğan pembeleşinceye kadar kızartılır, üzerine parça etler eklenerek pişirilir, sonra dolmalar eklenir kavurma ile pişiriliyorsa dolma ile birlikte kavurmalar konulur, 2 bardak su ilave edilerek birkaç taşım pişirilir.
TATLI ÇORBASI
Kullanilan malzemeler : kg. kurutulmus kusburnu veya ½ kg. kusburnu marmeladi , 100 gr. kuru üzüm , 1,5 kg. toz seker , ½ kg. yarma (gendime) , 100 gr. incir (istenirse) , 100 gr. kuru fasulye , 100 gr. kayisi , 100 gr. erik (istenirse) , 250 gr. findik , 1 su bardagi un ve tuz
Hazirlanisi : Kusburnu iyice pisirilerek ezilir önce süzgeçten sonra elekten geçirilerek süzülür . Baska bir kapta iyice pisirilen yarma ve önceden pisirilen fasulye süzülen suya katilir , un su ile karistirilarak bulamaç halinde üzerine ilave edilir bir tasim kaynatilir . Baska kapta diger malzemeler (kayisi , üzüm , erik , incir) pisirilerek sekerle birlikte karisima ilave edilir ve bir tasim kaynadiktan sonra , sogumaya birakilir . Iyice sogutulan tatli çorba üzerine findik serpilerek servis yapilir .
YALANCI DOLMA
Kullanilan malzemeler : ½ kg. lahana yapragi , 2 su bardagi bulgur , 250 gr. parça et veya kavurma , 2 yemek kasigi salça ,150 gr. tereyagi , 2 çorba kasigi un , 1 adet kuru sogan (büyük) , tuz ve kirmizi biber
Hazirlanisi : Önce bulgur , pilav gibi pisirilir , lahana yapraklari ise sicak su ile haslanir , pisirilmis bulgur içerisine 2 çorba kasigi un karistirilir dolma iç hazirlanarak yapraklara sarilir . Baska bir kapta sogan pembelesinceye kadar kizartilir üzerine parça etler eklenerek pisirilir , sonra dolmalar eklenir , kavurma ile pisiriliyorsa dolma ile birlikte kavurmalar konulur , 2 bardak su konularak birkaç tasim pisirilir.
TEL HELVASI
Kullanilan malzemeler : 250 gram tereyagi, 3 su bardagi un , 1 kg. toz seker , 1 adet limon
Hazirlanisi : 1 kg. sekere , 2 su bardagi su konulup kaynatilir . Üzerine bir miktar limon sikilir . Seker hafif kirmizi renge gelince bir kasik kadar bu sekerli sudan soguk su içine dökülür , kati hale (agda) gelirse helvanin agdasi olmus demektir . 250 gram yagla kavrulan un büyükçe bir tepsi içinde sogutulur , sogutulan agda beyaz bir renk alincaya kadar yogrulur sonra iki ucu birlestirilerek simit sekline getirilir tepsideki sogutulmus , kavrulmus un içersine konulur üzerine kavrulmus un dökülür ve 3 - 4 kisi tarafindan kenarlara dogru çekilerek halka büyütülür . Bu halka ikiye katlanarak tekrar ayni islem yapilir , katlar incelinceye kadar çekilir , tel tel olan katlar kopartilarak servis yapilir .
Ayran AŞı :
Yoğurt çırpılır ve su eklenerek ayran haline getirilir. daha sonra
denler haşlanır. Hazırlanan ayrana biraz un katılır. Ayran biraz haşlanan
denlerle karıştırılarak orta ateşte olmak üzere ocağa konulur. Bu karışıma hazırlanan ufak köfteler eklenir ve karışım kaynamaya çıkıncaya kadar yavaş yavaş karıştırılır. Karışım Kaynamaya çıktıktan sonra bir müddet daha kaynatılır.Daha sonra tereyağı aş otu ve diğer istenen baharatların karışımından olşan anık karışıma katılır bundan sonra ayran aşımız hazır hele gelir...
Su Böreği:
Kullanılan Malzemeler: 1 su bardağı süt veya yoğurt, 1 su bardağı su, 1 su bardağı Tereyağı, 3 adet yumurta, 250 gr. Kavrulmuş fındık, 3 su bardağı süt (şerbet için : 2 su bardağı Toz şeker, 1 çay kaşığı karbonat yeterince un)
Hazırlanışı : Yumurta, bir su bardağı süt veya yoğurt, su, karbonat ve tereyağı karıştırılır. Üzerine un ilave edilerek baklava hamurugibi hamur yapılır. Hamur 14-15 parçaya ayrılıp 15 dakika kadar dinlendirilir, ince olarak açılan yufkalar yağlanmış tepsiye teker teker dizilir. Her üç dört yufka arasına dövülmüş fındık serpilir. Bu şekilde bütün hamur bitinceye kadar yufkalar açılıp tepsiye serilir. Yufkaların açılması tamamlandıktan sonra istenilen şekilde kesilip üzerine biraz tereyağı dökülür ve orta sıcaklıkta fırında hamur pembe renk alıncaya kadar pişirilir. Kızarmış börek fırından çıktıktan sonra, pişirilmiş süt üzerine şeker ilave edilerek tadı ayarlandıktan sonra elde edilen süt şerbeti ılık olarak üzerine dökülür.
Sunum : Süt şerbeti döküldükten sonra börek bekletilmeden ılık olarak servis yapılır.
Çaşır :
Çiriş gibi dağlarda yetişen yabani bir bitkidir. Haşlanarak ve tuşa banılarak yenildiği gibi, yumurtaya batırılıp yağda da kızartılarak yiyilebilir.
Yumurta Pilavı :
Yumurta pilavının hamuru hazırlanırken içine yumurta katılır. hamur yoğurulduktan sonraerişte gibi kesilir, makarna gibi haşlanırve üzerine treyağı dökülerek yenilir.
Kadayıf Dolması
: Kadayıfın içerisine dövülmüş ceviz içi konularak dolma gibi sarılır.Sonra yumurtaya batırılarak yağda kızartılır. Kızartılan kadayıf dolması önceden hazırlanmış şerbete atılır daha sonra şerbetten çıkarılarak yiyilir.
EK$I LAHANA
Kullanılan Malzemeler: 250 gr parça et veya Kavurma, 1 kg Ekşi Lahana (Salamura) 1 Su bardağı bulgur, 2 Yemek kaşığı böbrek yağı, 1 Adet kuru soğan (orta), 1 Çay kaşığı kırmızı biber, 2 yemek kaşığı salça (Domates), 1 Tutam tuz.
Hazırlanışı: Su ile et yaklaşık 20 dakika haşlanır. Önce üzerine bulgur ilave edilerek bir taşım kaynaması sağlanır. Sonra küçük küçük doğranmış ekşi lahana eklenir. Bir başka kapta soğanlar pembeleşinceye kadar yağ, kırmızı biber, salça karıştırılarak pişirilir. Bu karışım ekşi lahananın içerisine konulur, kavurma ile pişiriliyorsa bu aşamada ilave edilir ve yaklaşık 45 dakika pişirilir. Bir müddet dinlendirildikten sonra servis yapılır.
Galacoş
Kullanılan Malzemeler: 250 gr.yeşil mercimek, 200gr.tereyağı- 1/2kg.kıyma, 1 adet soğan (irice), 2 kaşık salça, 250 gr. Gurut (kurutulmuş ayran süzmesi) veya yoğurt süzmesi.
Hazırlanışı : Mercimek, et, sağon, salça ve yağ biraz su konularak, mercimek suyu çekinceye kadar pişirilir. Diğer taraftan gurut (kurutulmuş ayran süzmesi) veya yoğurt süzmesi sulu bir kıvama gelinceye kadar sıcak suyla ezilerek kaynama noktasına kadar ısıtılır. Kaynamasına özen gösterilir, kaynama olursa çökelek haline gelir ve kullanılamaz. Hazırlanan bu eriyik önceden tabağa doğranan bayat ekmekler üzerine dökülür. Üzerine de bol yağlı mercimek ilave edilerek servise sunulur.
Bayburt Barları
BAYBURT BARLARI
SARHOŞ BARI : Makamı Uşşak- Aksak oyun havası
Davul zurna ile oynanır . Çevremiz düğünlerinde içki içildikten sonra oynanan , umumi figürleri ile bir sarhoşun çalgıya ayak uydurarak sallanmasını anlatan bir erkek barıdır . Bar ilkkez ağırdan başlar , dizler kırılmadan bacak lar dik atmak suretiyle ellele düz bir sıra halinde oynanır. Daha sonra figürlerde çalgının ritm
SARHOŞ BARI ÜSTESİ : Makamı : Uşşak Türk aksağı oyun havası Sarhoş barına bağlı olarak çok haraketli oynanır . Ayaklar seri olarak ileri geri atılır . Daha sonra dört sayılı sıçrama ile yere çökülür Dizler kırılmış vaziyette ayak uçları üzerinde vucut bir sağa bir sola esnetilir . Bu işlemde dört sayıda tamamlandıktan snra aynı sayıyla kalkılır. Oyunda söz yoktur Oyun istenildiği kadar oynana bilir
VEYSEL BARI . Makamı : Uşşak Nim safyan oyun havası
Bayburtun sevilen eşrafından olup hala ismi bir mahallemizde yaşayan veysel efendiye izafeten oynanan bir bardır. Bu zatın sayılı bir memleket büyüğü, Bayburt folkloruna büyük hizmetlerde bulunmuş bir insan olduğu dillerde dolaşır durur. Yüzyıl ötesinden ismi hala veysel barıyla yad edilmektedir.Veysel barı elele dizi halinde kollar kaldırılarak oynanan bir erkek barıdır Sol ayaktan başlayarak dört sayıile ayaklar birbiri önüne çıkarılır ve dördüncü figürün sonunda sol ve sağ ayaklar üzerinde ikişer sekme yapılarak oyunun ana yapısı tamamlanır İlkkez ağırdan başlayan figürler sonraları çabuklaşır
Ara yerde sekerken dönmeler üçdefa tekrarlanır . Her dönüşte ayak sekme ritmine uyularak eller ileri doğru sekme anında koşulur . Oyuna ait herhangibir söze rastlanmamıştır.
KÖSTEK BARI " Garabet " : Araştırmalar neticesinde şöyle bir rivayetle karşılaşılmıştır.Derler ki;
Bayburt'un Ermeni istilası sırasında,Ermeni subayı Garabet'in güzel ve genç kızına,Bayburt delikanlısı aşık olur.Aşk karşılıklıdır.Kızın oturduğu konak,Bayburt Kalesi'nin burçlarından. gözüktüğü için,delikanlı günle rini,içli türküler söyleyerek burada geçirmektedir.Günlerden bir gün ermeni kızı,bohçası elinde hamama git mektedir.Kale burçlarından kızı gözetleyen delikanlının,dudaklarından şu türkü dökülür:
Çoruh boyun düz gider.
Amman,amman Garabet.
Bir kınalı kız gider.
Amman amman Garabet
O kız yolu şaşırmış
Amman amman garebet
İnşallah bize gider
Amman amman garabet
Gün olur Ermeni istilası sona erer garabet kızınıda beraber götürür . geriye, delikanlının dudaklarında şu ezgi ile :
Oy garabet garabet
Verde yarim ele git
Kızda ise delikanlının Bayburt yapısı bir kösteği hatıra kalır. İşte bubara köstek barı demişler ve oynamışlar günümüze kadar tatlı figürleriyle gelmiş ve hala oynanmaktadır el ele dizi halinde oynanır erkek barı olmasına rağmen bazı kadın düğünlerindede oynanır ağirdan başlar, sonraları hızlanır çökme ve sıçrama figürleri ile süslüdür.
LAZUTLAR BARI : Makamı Uşşak-Nim sofyan .
Lazutlar barı tipik bir halk oyunudur lazut, Bayburt lisanı ile mısırın diğer bir adıdır. Kuzey köylerimiz Karadeniz
iklimi altındadır bu kesimlerin halkı ekseriya mısır zıraatı yapar Mısır aslında Karadeniz yanı lazlar tarafından çok ekildiği için, laz işi anlamında Bayburt halkı mısıra lazutder. Bayburt coğrafi bakımdan Karadeniz bölgesinde olmasına rağmen,folklor yönüyle Doğuanadolu-Karadeniz bölgeleri arasında köprü vazifesi görür Lazutlar barı bunun tipik bir örneğidir Kuzeyin rüzgarları bir ayrısallar mısırın yaprağını.
Bayburtun Kuzeyli kızı bir ayrı toplar mısırın koçanını ve bir başka türkü yakar lazutlar üstüne
Lazutlar salkım saçak
Alçak boylusun alçak
Gelberaber kaçalım
Eller beni alacak
Hasat sonu yapılan düğünlerde onları, lazutlar oyununu haraketli figürleri arasında görürgibi olursunuz
sanki kuzey rüzgarlarıdır çalan zurna. Bir birdaha vuran davulun ritmine uyan ayaklar sepete düşen mısır koçanı misalidir bir başına yada birlikte söylenir oyunun türküsü
Lazutlar den den oldu
Açıldı neden oldu
Ben ayrılık bilmirken
Ayrılık senden oldu
Lazutlar barı sadece erkek barı olmayıp kızlarımızda bu oyunu mütemadiyen düğünlerde oynamaktadırlar oyun bir dizi halinde elele tutularak oynanır figürler üçlü olup, ikişerden dört sayı ile her figür tamamlanır
SARHOŞ BARI : Makamı Uşşak- Aksak oyun havası
Davul zurna ile oynanır . Çevremiz düğünlerinde içki içildikten sonra oynanan , umumi figürleri ile bir sarhoşun çalgıya ayak uydurarak sallanmasını anlatan bir erkek barıdır . Bar ilkkez ağırdan başlar , dizler kırılmadan bacak lar dik atmak suretiyle ellele düz bir sıra halinde oynanır. Daha sonra figürlerde çalgının ritm
SARHOŞ BARI ÜSTESİ : Makamı : Uşşak Türk aksağı oyun havası Sarhoş barına bağlı olarak çok haraketli oynanır . Ayaklar seri olarak ileri geri atılır . Daha sonra dört sayılı sıçrama ile yere çökülür Dizler kırılmış vaziyette ayak uçları üzerinde vucut bir sağa bir sola esnetilir . Bu işlemde dört sayıda tamamlandıktan snra aynı sayıyla kalkılır. Oyunda söz yoktur Oyun istenildiği kadar oynana bilir
VEYSEL BARI . Makamı : Uşşak Nim safyan oyun havası
Bayburtun sevilen eşrafından olup hala ismi bir mahallemizde yaşayan veysel efendiye izafeten oynanan bir bardır. Bu zatın sayılı bir memleket büyüğü, Bayburt folkloruna büyük hizmetlerde bulunmuş bir insan olduğu dillerde dolaşır durur. Yüzyıl ötesinden ismi hala veysel barıyla yad edilmektedir.Veysel barı elele dizi halinde kollar kaldırılarak oynanan bir erkek barıdır Sol ayaktan başlayarak dört sayıile ayaklar birbiri önüne çıkarılır ve dördüncü figürün sonunda sol ve sağ ayaklar üzerinde ikişer sekme yapılarak oyunun ana yapısı tamamlanır İlkkez ağırdan başlayan figürler sonraları çabuklaşır
Ara yerde sekerken dönmeler üçdefa tekrarlanır . Her dönüşte ayak sekme ritmine uyularak eller ileri doğru sekme anında koşulur . Oyuna ait herhangibir söze rastlanmamıştır.
KÖSTEK BARI " Garabet " : Araştırmalar neticesinde şöyle bir rivayetle karşılaşılmıştır.Derler ki;
Bayburt'un Ermeni istilası sırasında,Ermeni subayı Garabet'in güzel ve genç kızına,Bayburt delikanlısı aşık olur.Aşk karşılıklıdır.Kızın oturduğu konak,Bayburt Kalesi'nin burçlarından. gözüktüğü için,delikanlı günle rini,içli türküler söyleyerek burada geçirmektedir.Günlerden bir gün ermeni kızı,bohçası elinde hamama git mektedir.Kale burçlarından kızı gözetleyen delikanlının,dudaklarından şu türkü dökülür:
Çoruh boyun düz gider.
Amman,amman Garabet.
Bir kınalı kız gider.
Amman amman Garabet
O kız yolu şaşırmış
Amman amman garebet
İnşallah bize gider
Amman amman garabet
Gün olur Ermeni istilası sona erer garabet kızınıda beraber götürür . geriye, delikanlının dudaklarında şu ezgi ile :
Oy garabet garabet
Verde yarim ele git
Kızda ise delikanlının Bayburt yapısı bir kösteği hatıra kalır. İşte bubara köstek barı demişler ve oynamışlar günümüze kadar tatlı figürleriyle gelmiş ve hala oynanmaktadır el ele dizi halinde oynanır erkek barı olmasına rağmen bazı kadın düğünlerindede oynanır ağirdan başlar, sonraları hızlanır çökme ve sıçrama figürleri ile süslüdür.
LAZUTLAR BARI : Makamı Uşşak-Nim sofyan .
Lazutlar barı tipik bir halk oyunudur lazut, Bayburt lisanı ile mısırın diğer bir adıdır. Kuzey köylerimiz Karadeniz
iklimi altındadır bu kesimlerin halkı ekseriya mısır zıraatı yapar Mısır aslında Karadeniz yanı lazlar tarafından çok ekildiği için, laz işi anlamında Bayburt halkı mısıra lazutder. Bayburt coğrafi bakımdan Karadeniz bölgesinde olmasına rağmen,folklor yönüyle Doğuanadolu-Karadeniz bölgeleri arasında köprü vazifesi görür Lazutlar barı bunun tipik bir örneğidir Kuzeyin rüzgarları bir ayrısallar mısırın yaprağını.
Bayburtun Kuzeyli kızı bir ayrı toplar mısırın koçanını ve bir başka türkü yakar lazutlar üstüne
Lazutlar salkım saçak
Alçak boylusun alçak
Gelberaber kaçalım
Eller beni alacak
Hasat sonu yapılan düğünlerde onları, lazutlar oyununu haraketli figürleri arasında görürgibi olursunuz
sanki kuzey rüzgarlarıdır çalan zurna. Bir birdaha vuran davulun ritmine uyan ayaklar sepete düşen mısır koçanı misalidir bir başına yada birlikte söylenir oyunun türküsü
Lazutlar den den oldu
Açıldı neden oldu
Ben ayrılık bilmirken
Ayrılık senden oldu
Lazutlar barı sadece erkek barı olmayıp kızlarımızda bu oyunu mütemadiyen düğünlerde oynamaktadırlar oyun bir dizi halinde elele tutularak oynanır figürler üçlü olup, ikişerden dört sayı ile her figür tamamlanır
Bayburt Turizm
BAYBURT KALESİ
SARUHAN KALESİ : ilimiz merkezine 35 km. mesafede bulunan Saruhan köyündeki kalenin gözetleme amacıyla yapıldığı tahmin edilmektedir. Trabzon'da bulunan Pontus imparatoru Mithridates savunma amacı ile Gümüşhane-Bayburt- Kelkit ve Erzincan bölgelerinde 75 adet kale yaptırdığı tarihi kayıtlarda mevcuttur. Bu kalenin onlardan biri olduğu sanılmaktadır. Kalede tarihi aydınlatacak herhangi bir kitabe mevcut değildir. Bu kalelerden başka, Saruhan kalesi gibi savunma ve gözetleme amacı ile kurulan ancak günümüzde, harabe durumda olan Demirözü ilçesine bağlı ve İlimiz Merkezine 40 km. mesafede Bayrampaşa köyünde bulunan Kale kalıntıları, yine ilimiz merkezine 42 km .mesafede bulunan Kitre köyü kale kalıntıları ve ilimiz merkezine 27 km. mesafede bulunan Çayıryolu (Sünür) köyü kale kalıntıları mevcuttur.
Çarşı Hamamı (Merkez)
İl merkezinde Saat Kulesi yakınında bulunan Çarşı Hamamı, Kadı Mahmut Çelebi’nin vakfıdır . Bu hamam da diğer hamamlar gibi onarım görmüş ve özelliğini yitirmiştir. Yalnızca sıcaklık bölümü orijinal yapısını korumaktadır . Bayburt Hamamları Osmanlı devri hamam mimarisinde tatbik edilen iki tipin erken örneklerini vermektedir .
Hamam merkezi planlı olup, altı eyvanlı sıcaklık bölümü bulunmaktadır.
Bent Hamamı (Demirözü)
Bent Hamamı, Çoruh Nehri kıyısında, kalenin güneydoğu eteğindedir . Akkoyunlulardan Ferahşat Bey’in vakfı olan bu hamamın yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber hamam, değişik zamanlarda onarım geçirmiş, dışarıda büyük farklılıklar olmakla beraber iç kısımlarda özelliğini korumuştur. Klasik dört eyvanlı hamamlar planındadır. Soyunmalık kısmı dört sütunun taşıdığı, ortasında aydınlık fenerinin bulunduğu bir kubbe ile örtülüdür. Ilıklık bölümü ise, uzun bir beşik tonozdan meydana gelmiştir. halvet bölümündeki merkezi kubbeyi sivri beşik tonozlu eyvanlar desteklemektedir. halvetin dört köşesine kubbeli halvet odaları yerleştirilmiştir.
Paşaoğulları (Kondolotlar) Hamamı (Merkez)
Bayburt Tuzcuzade Mahallesi’nde bulunan bu hamamın hangi tarihte yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Değişik zamanlarda yapılan onarımlar hamamın orijinalliğinden uzaklaşmasına neden olmuştur. Hamamın sıcaklık bölümü klasik haç biçiminde dört eyvanlı plan şeklindedir. Burada kubbelere geçiş pandandiflerle sağlanmıştır. hamamın köşe odaları ve ılıklığı tonozlarla örtülüdür.
Ali Şingâh (Şengül) Hamamı (Merkez)
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde sözünü ettiği Bayburt’taki Ali Şingâh (Şengül) hamamı günümüzde gelememiş, kalıntıları yakın zamanlarda yıkılmıştır. Akkoyunlu döneminde yapılan bu hamamın sıcaklık bölümünün mukarnaslı trompları ve bir köşe odasının kalıntıları günümüze gelebilmiştir. Buna dayanılarak hamamın klasik dört eyvanlı hamam plan düzeninde olduğu sanılmaktadır.
Bayburt Camileri
Ulu Cami (Merkez)
Bayburt Ulu Camisi’nin, Anadolu Selçuklu Sultanı II.Gıyaseddin Mesut zamanında (1282-1298) yaptırıldığı sanılmaktadır. Ancak değişik tarihlerde gördüğü onarımlar nedeni ile orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü 1967 yılında yapının tümünü onarmıştır. Bu onarımda caminin minaresi, mihrap önü kubbesine geçişi sağlayan mukarnaslı tromplardan bazıları ve ibadet mekanına açılan iki kapısı dışında yapının tamamı yenilenmiştir.
Dikdörtgen planlı bir yapı olup, mihrap yönüne dikey, sekiz kalın paye ve bunları birbirine bağlayan geniş kemerlerle ibadet mekanı üç sahna ayrılmıştır. Orta nef kubbeli ve kare bir mekandır. Bunun dışındaki bölümler tonoz örtülüdür.
Ulu Caminin çeşitli yerlerinde kitabe ve ferman metinleri bulunmaktadır. Ancak bunlar caminin yapımı ile ilgili belgeler değildir. Örneğin son cemaat yerinde beş kitabe vardır. Bunların yanında Osmanlıca ferman metinleri bulunmakta olup, bu metinler kadınların çalışma düzeni ile ilgilidir. Mihrabın üzerindeki Arapça kitabe ise 1222 tarihli olup, bir kümbetten alınmıştır. Caminin dış duvarındaki kitabe ise 1820 tarihli bir medrese kitabesidir. Son cemaat yerinin batı duvarının üzerindeki kitabe ise bozulmuş olduğundan okunamamıştır.
Osmanlı Ulu cami plan tüplerinden bir örnek olan yapı dikdörtgen planlı olup, üzeri dıştan toprak damlıdır. Caminin önünde sonradan yapılmış bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Buradaki yuvarlak kemerli bir kapıdan ibadet mekanına girilmektedir. Mihrap dikdörtgen bordürle çevrilmiş sivri kemerlidir. Büyük ölçüde özelliğini yitirmiştir.
Caminin orijinal minaresi kare kaide üzerine silindirik gövdeli olarak yükselmektedir. Petek kısmı da oldukça kısadır. Minarenin sekiz cepheli pabuçluğu ve yuvarlak gövdesinde geometrik ve bitkisel motifli çiniler bulunmaktadır. Bu şekildeki minareler Anadolu Selçuklu geleneğinin bir devamıdır.
Ferahşat Bey Cami (Demirözü)
Bayburt Demirözü İlçesinin Pulur (Gökçedere) bucağında bulunan Ferahşat Bey Camisini Akkoyunlu Korkmaz Bey’in oğlu Ferahşat Bey 1517 yılında yaptırmıştır. Ferahşat Bey bu caminin yanı sıra medrese, han, hamam, imaret ve konukevi de yaptırmıştır. Ancak bunlardan han, imaret ve konukevinden hiçbir iz günümüze gelememiş, hamam ise harap bir durumdadır. Yapı topluluğunun kuzeydoğu köşesinde XVI.yüzyılın başında yapıldığı sanılan L biçimli beş bölümlü bir medrese yer almaktadır. Bu medresenin avluya açılan kapıları ve pencerelerinin kemerleri üzerine Farsça yazılı kitabeler bulunmaktadır. Yapı topluluğunun üzeri düz toprak damla örtülüdür.
Osmanlı mimarisinin tek kubbeli cami tiplerinden olan bu yapı iki renkli kesme taştan yapılmıştır. Yalnızca kare kaide üzerinde yükselen minaresi tuğladandır. Caminin önünde üç sütunun taşıdığı ve ibadet mekanının uzantısı olan duvarlarla desteklenen kubbeli, üç bölümlü son cemaat yeri bulunmaktadır. Yuvarlak kemerli kapısından kare planlı caminin içerisine girilmektedir.
Kutlu Bey Cami (Sünür-Çayıryolu)
Kutlu Bey Camisinin ne zaman yapıldığı konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu konuda bir kitabesi de günümüze gelememiştir. Bazı kaynaklarda XIV.yüzyılın ikinci yarısında Fahrettin Kutlu bey tarafından yaptırıldığı yazılıdır. Ancak cami üzerindeki bir kitabeden camiyi Akkoyunlu Devletinin kurucularından Turali Bey’in oğlu Fahrettin Kutlubey 1550 yılında onardığı öğrenilmiştir.
Caminin minaresi üzerindeki kitabede 1676 tarihi bulunmaktadır. Osmanlı-İran savaşları sırasında İran Şahı Tahmasp bu bölgeye hücum ederek çevreyi yağmalamış, cami ve medreseleri de yıktırmıştır. Kutlu Bey Camisi de bu arada tahrip edilmiştir. Bundan sonra Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1550 yılında onarılmıştır.
Cami, açık bir avlunun sonunda bulunmaktadır. Son cemaat yeri ve ibadet mekanı dört kalın ağaç direkle mihrap yönüne dikey üç sahna bölünmüş ve üzeri de toprak damla örtülmüştür. Caminin 30 m. doğusunda XIV.yüzyıl sonlarında yapıldığı sanılan sekizgen planlı türbe yer almaktadır. Günümüzde mimari ve sanat tarihi yönünden herhangi bir özelliği kalmamıştır.
Yukarı Hınzeverek (Çatalçeşme) Cami (Demirözü)
Demirözü ilçesi Çatalçeşme Köyü’nde bulunan Yukarı Hınzeverek Camisinin kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı kesinlik kazanamamıştır. Ancak Pulur ve Sünür’e yakın olmasından ve oradaki camilerle benzerlik göstermesinden bu yapının bir Akkoyunlu eseri olduğu sanılmaktadır. Değişik zamanlarda onarım gördüğünden özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir.
Kare planlı ibadet mekanının üzeri tromplar yardımı ile duvarlara dayanan merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Sonraki yıllarda bu kubbe yıkılmış ve caminin üzeri dört ahşap ayağın taşıdığı bir örtü ile kapatılmıştır.
Caminin önünde dikdörtgen planlı dışa açık bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Mihrabı dışa taşkın olmayan yarım yuvarlak şekilde olup, sanat tarihi yönünden bir özellik taşımamaktadır. Kesme taş kaide üzerindeki minaresi tuğladan, silindirik gövdelidir.
Yakutiye (Yeni) Cami (Merkez)
Bayburt Cumhuriyet Caddesi üzerinde, Eski Yakutiye Medresesinin bulunduğu alanda yer alan Yakutiye Camisi Evkaf Nezareti’nin (bugünkü Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün) ve Bayburt halkının yardımlaşması ile 1913 - 1915 yılları arasında yapılmıştır .
Cami ve minaresi tamamen kesme taştan olup , işçiliği taş işleme sanatının güzel örneklerindendir .
Zahit Efendi Camisi (Merkez)
Merkez Zahit Mahallesi’nde bulunan cami 1514-1515 tarihleri arasında bugün aynı mahalleye ismi verilen Zahit Efendi tarafından yaptırılmıştır . Birkaç kez onarım gören cami ve minaresi orijinal yapısını muhafaza etmektedir . Evliya Çelebi Bayburt’u ziyaretinde bu camiden bahsetmiştir.
Bayburt Mağaraları
Çimağıl Mağarası (Merkez)
İl merkezinde yaklaşık 35 km. uzaklıktaki Aşağı Çımağıl Köyü’nün Taşındibi Mahallesinden sonra yaya olarak yaklaşık bir saatte ulaşılabilmektedir . Mağaranın 600 m. uzunluğunda olduğu, içerisinde de küçük su birikintileri bulunmaktadır.
Mağara içerisindeki sarkıt ve dikitler görülmeye değer manzara oluşturmaktadır.
Helva Köyü Buz Mağarası (Merkez)
Masat vadisinin güneyinde Helva Köyü’nde yer almaktadır . İl merkezinden 33 km. uzaklıkta, köyün bulunduğu yamaçta yer alan mağaranın içinde buzdan oluşmuş sarkıt ve dikitler bulunmaktadır .
Köy halkı tarafından değişik zamanlarda soğuk hava deposu olarak kullanılmış olan mağara buz oluşumlarının değişik şekillerini yansıtmaktadır .
Köprü Çeşme
AKŞAR KORGAN KÖPRÜSÜ
Tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Korgan Köprüsü Halk arasında "Meliğin Köprüsü" olarak anılmakta, merkeze bağlı Akşar beldesinde bulunmaktadır.
13 " 14. YY. Selçuklu dönemine ait olan köprü 43,20 metre uzunluğunda dıştan dışa 4 metre genişliğindedir. İki gözlü ve gözlere hakim biri sivri diğeri daha yayvan kemerlidir. Kemerler ve korkuluklar ince yontulmuş sarı taştan diğer kısımlar gelişi güzel moloz taşlardan ve horasan harcı ile yapılmıştır. Kemer yüksekliği su yüzeyinden kilit taşına kadar 5 metredir. 1998 yılında Kültür Bakanlığınca restore edilmiştir.
Bu gün karayolu güzergahının değişmesi nedeniyle kullanılmayan köprü bir zamanlar nice kervanlara ve seyyahlara geçit vermiştir.
Bayburt Evleri
GELENEKSEL BAYBURT EVLERİ
Bayburt Evleri; çok zengin unsurlara sahip, yaşatılması, tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılması gereken önemli kültürel özelliklere sahiptir.
İlimizin kültürel ve tarihi dokusunu gelecek nesillere de aktarmak, İlimize sosyal, kültürel ve ekonomik yönden katkılar sağlayacağı düşüncesiyle Valiliğimiz Örnek Bayburt Evinin otantik yapısına uygun bir proje geliştirmiştir. Bu maksatla Karayolları bahçesinden arsa alınmış ve Bayburt Evi inşaatına başlanmıştır.
Bayburt Evi geleneksel Bayburt Evleri mimarisine ve yapı malzemelerine dayalı olarak 3 katlı karkas bina olarak çatısı örtülmüş kaba inşaatı bitirilmiştir.
Bayburt Evleri; oda, ev, avlu, sofa gibi bölümlerden meydana gelmektedir. Dam diye tabir edilen ahır ve samanlık bölümü olan “Merek" evin tamamlayıcı unsurlarından biridir. Binanın alt iki katı taştan, üst katı ise ahşap ve çamurun karışımı olan harpuştadan ibarettir. Yapı malzemesinin temel unsurunu oluşturan taş, Bayburt’tan çıkarılmaktadır. Bayburt Taşı yapı ve estetiğini Bayburt’lu ustalardan almaktadır. Bu taş Bayburt Evi Projesi çerçevesinde daha çok tanıtılmış, ekonomik değere kavuşturulmuştur.
Bayburt evi bütün bölümlerinin yanı sora terek, kurun, teci, kehriz, caş taşı, ambar, yüklük, ocak, kahvelik, keyveni direği, fort bacası, hepen, güvercin bacası, kırman gibi bölümleri di ihtiva edecektir
Türbeler
DEDE KORKUT TÜRBESİ
İlimizin güney doğusunda merkeze bağlı 39 km. mesafedeki Masat köyünün hemen çıkışında yapılış şekli ve mimari tarzı ile çok eskilere uzanan ve halk arasında Alî Baba diye geçen türbe Alî Baba (Büyük Baba) anlamında kullanılan ve bütün Türk dünyasını yakından ilgilendiren , Dede Korkut’a ait olduğu söylenen türbedir . Türbenin üzerinde eski Türkçe 718 rakamı görülmektedir . Yapılış şekli ve kullanılan malzeme bakımından adı geçen kişiye ait olabilecek karakterdedir . Anıt türbe Orhan Şaik Gökyay’ın 1986 basımı Dede Korkut Hikayeleri Kitabında resimli olarak yer almaktadır .
ŞEHİT OSMAN TÜRBELERİ
Şehrin batısında Şehit Osman Tepesinde bulunan her iki türbenin Saltukoğullarına ait olduğu şeklinde görüşler mevcuttur . Buna göre türbeler Saltuk kumandanlarından Mengüç Gazi’nin kardeşi Osman ve kız kardeşine aittir . Üzerinde bulunan kitabeler çok silik olduğu için okunmamaktadır . Şehrin batısındaki kayalık tepeye adını veren bu türbeler , sarı taştan yapılmış olup taş işleme sanatımızın güzel örneklerindendir
AHMEDİ ZENCAN TÜRBESİ (KÜMBET)
Halk arasında "Kümbet"diye isimlendirilen bu yapı ilimiz Cumhuriyet İlkokulu karşısındadır . Yapının Ahilerden Ahmet-i Zencaniye ait olduğu bilinmektedir . Ahmet-i Zencani İlhanlı hükümdarı Olcaytu Hüdâbende Han zamanında , Emir Mahmut tarafından yaptırılan Mahmudiye ve Celaleddin Hoca Yakut tarafından yaptırılan Yakutiye Medresesinde çalışmış , ilim ve kültür hareketlerinde şöhret bulmuş bir şahıstır . Yapının H.1200 tarihli onarım kitabesi vardır . Sekiz kenarlı bir poligon durumunda olan kümbetin içinde kare şeklinde bir mezar odası mevcut olup , çatısı piramit şeklinde yapılmıştır . Türbenin 1315-1325 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır .
SÜNÜR (ÇAYIRYOLU) KUTLU BEY TÜRBESİ :
Akkoyunlu devletinin kurucularından Turali Bey oğlu Kutlu Bey’e ait olan bu türbe kendisi tarafından yaptırılan caminin 30 M. doğusunda bulunmaktadır. Türbede kendisinin ve ailesinin mezarları bulunmaktadır. Türbenin özellikle Şah Tahmasp’ın bu bölgeye yaptığı tahribatlar nedeni ile bir bölümü yıkılması kitabelerin tahrip oluşu sebebi ile yapılış tarihi hakkında bir bilgi mevcut değildir . Ancak Kutlu Bey’in 1389 yılında öldüğü bilindiğine göre türbenin bu yılda yapıldığı sanılmaktadır . Yine bu türbede bulunan bir başka kitabe 1659/1660 M. (H. 1070) yılında onarım gördüğü sanılmaktadır.
BEY BÖYREK (BAMSI BEYREK) TÜRBESİ
Bayburt’un 2 km. doğusunda bulunan Erenli köyünün batısında , şehirden bakıldığında görülen bir tepe üzerindeki yapı Dede Korkut Hikayelerinde geçen en önemli kişilerden biri olan Bey Böyrek’e aittir . Halk arasında ziyaret olarak da bilinen bu mezar ve sonradan ilave edilen dikdörtgen şeklinde bir taş binadan oluşmaktadır .
YANBAKSI (GÜNEŞLİ) KÜMBETİ
Halk arasında "Yanbaksı Kümbeti" adı ile anılan bu yapı , İl Merkezi ile Demirözü ilçesi arasında bulunmaktadır . Yapının tarihini aydınlatacak bir kitabesi yoktur . Halk arasında bu kümbetin Otlukbeli savaşında şehit olan Seyyid Kasım adında bir kişiye ait olduğu söylenmektedir . Kümbetin Danişmentliler dönemine ait olabilecek karakter taşıdığı görülmektedir . Sekizgen bir taban üzerine oturmuş ve kesme sarı taşlardan inşa edilmiştir .
AKŞAR {BALAHOR} OSLU BABA TÜRBESİ
Akşar kasabasında bulunan Oslu Baba Türbesi Bayburt taş işçiliğinin en güzel örnelkerinden biridir.Bir tepe üzerinde bulunan Oslu Baba türbesi Bayburtun Önemli uğrak yerlerinden biridir.
BAYBURT KALESİ : Zigana ve kop dağlarından aşılarak ulaşılan Bayburt kalesi aynı zamanda Karadeniz'i Basra körfezine bağlayan ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu yolu izleyen her seyyahın uğradığı kalenin adı, önemi, ihtişamı ve günlük yaşayışıyla ilgili pek çok bilgi mevcuttur. Şehrin kuzeyinde yalçın kayalar üzerinde inşa edilmiş olan kalenin kimler tarafından yapıldığı kesinlikle bilinmemektedir. İlk yapının Ermenilere ait olduğu ileri sürülürse de, Bağrat sülalesi zamanında (885-1044) varlığından söz edilen Bayburt kalesinin çok daha önce miladın ilk yüz yıllarında mahalli prens ve krallıkların mücadelelerinde rol oynadığı anlaşılmaktadır. Kborenli Movses'den öğrenildiğine göre Bağratların geliştikleri devrede 1.asırda Bağrat'lı Piurad oğlu "Senbad" (Asbed) süvari başbuğu ve batı ordusu başkumandanı olarak atabeyliğini yaparak kurduğu hükümdar çocuklarını kendi müstahkem yerleri olan "Papert"yani Bayburt kalesine 58 yılında götürmüştür. Bundan da anlaşıldığı gibi Bayburt kalesinin 58 yıllarından önce kurulduğu ortaya çıkmaktadır. Kale Türklere geçmeden önce Roma, Ermeni, Bizans, Arap ve Kommenos hakimiyetinde kalmıştır. Zengin bir tarihe sahip olan Bayburt kalesinin bir çok defa onarım gördüğü duvarlarında görülen farklı inşaat ve tarihi kaynaklardan anlaşılmaktadır. Buna göre Selçuklu hükümdarı II.Kılıçarslan'ın oğlu ve Erzurum Meliki olan Tuğrul Şah (Ö.622/1225) özellikle Trabzon İmparatorluğu'ndan gelecek saldırılara karşı müstahkem bir mevki olan bu kaleyi adeta yeniden inşa ettirmiştir. Kale üzerinde bu yapımı belgeleyen 20 adet Arapça kitabe mevcuttur. Daha çok kapılarla şehre bakan cephelerdeki burçlarda yoğunlaşan kitabelerin 17.' si Tuğrul Şah dönemi 1 adeti Kanuni dönemi diğer 2 adeti okunamamıştır. Bir müddet de Akkoyunlular'ın elinde kalan kale 1514 yılında Osmanlılar'a intikal ettikten sonra Kanuni Sultan Süleyman ve III. Murat Dönemlerinde de Büyük onarımlar görmüştür. 1647'de Bayburt'u ziyaret eden Evliya Çelebi kale içinde 300 evlik bir mahalle ile Ebü'l Feth camii'nin bulunduğunu yazmaktadır .Zaman zaman işgal ve tahribata uğrayan kale son olarak 1828 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Ruslar tarafından büyük çapta tahrip edilmiştir. Ayrıca bu kaleye "Çinimaçin" kalesi de denmektedir. Kaleye bu ismin verilmesine sebep olan çini süslemelerdir. Bunların dış yüzeylerinde tezyinat olarak mor ve yeşil renkli firuze çiniler kullanılmıştır. Gerek savaşlar, gerekse tahribatlar yüzünden bugün bu çinilerden eser kalmamıştır. Bayburt kalesi, Dede Korkut hikayelerinden "Kam Büre Oğlu Bamsı Beyrek Boyunu Beyan Eder" adını taşıyan hikaye de Beyrek (Bey Böyrek veya Bamsı Böyrek)'in fethedip ün kazanmak üzere yola çıktığı kaledir.
SARUHAN KALESİ : ilimiz merkezine 35 km. mesafede bulunan Saruhan köyündeki kalenin gözetleme amacıyla yapıldığı tahmin edilmektedir. Trabzon'da bulunan Pontus imparatoru Mithridates savunma amacı ile Gümüşhane-Bayburt- Kelkit ve Erzincan bölgelerinde 75 adet kale yaptırdığı tarihi kayıtlarda mevcuttur. Bu kalenin onlardan biri olduğu sanılmaktadır. Kalede tarihi aydınlatacak herhangi bir kitabe mevcut değildir. Bu kalelerden başka, Saruhan kalesi gibi savunma ve gözetleme amacı ile kurulan ancak günümüzde, harabe durumda olan Demirözü ilçesine bağlı ve İlimiz Merkezine 40 km. mesafede Bayrampaşa köyünde bulunan Kale kalıntıları, yine ilimiz merkezine 42 km .mesafede bulunan Kitre köyü kale kalıntıları ve ilimiz merkezine 27 km. mesafede bulunan Çayıryolu (Sünür) köyü kale kalıntıları mevcuttur.
Bayburt Hamamları
Çarşı Hamamı (Merkez)
İl merkezinde Saat Kulesi yakınında bulunan Çarşı Hamamı, Kadı Mahmut Çelebi’nin vakfıdır . Bu hamam da diğer hamamlar gibi onarım görmüş ve özelliğini yitirmiştir. Yalnızca sıcaklık bölümü orijinal yapısını korumaktadır . Bayburt Hamamları Osmanlı devri hamam mimarisinde tatbik edilen iki tipin erken örneklerini vermektedir .
Hamam merkezi planlı olup, altı eyvanlı sıcaklık bölümü bulunmaktadır.
Bent Hamamı (Demirözü)
Bent Hamamı, Çoruh Nehri kıyısında, kalenin güneydoğu eteğindedir . Akkoyunlulardan Ferahşat Bey’in vakfı olan bu hamamın yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber hamam, değişik zamanlarda onarım geçirmiş, dışarıda büyük farklılıklar olmakla beraber iç kısımlarda özelliğini korumuştur. Klasik dört eyvanlı hamamlar planındadır. Soyunmalık kısmı dört sütunun taşıdığı, ortasında aydınlık fenerinin bulunduğu bir kubbe ile örtülüdür. Ilıklık bölümü ise, uzun bir beşik tonozdan meydana gelmiştir. halvet bölümündeki merkezi kubbeyi sivri beşik tonozlu eyvanlar desteklemektedir. halvetin dört köşesine kubbeli halvet odaları yerleştirilmiştir.
Paşaoğulları (Kondolotlar) Hamamı (Merkez)
Bayburt Tuzcuzade Mahallesi’nde bulunan bu hamamın hangi tarihte yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Değişik zamanlarda yapılan onarımlar hamamın orijinalliğinden uzaklaşmasına neden olmuştur. Hamamın sıcaklık bölümü klasik haç biçiminde dört eyvanlı plan şeklindedir. Burada kubbelere geçiş pandandiflerle sağlanmıştır. hamamın köşe odaları ve ılıklığı tonozlarla örtülüdür.
Ali Şingâh (Şengül) Hamamı (Merkez)
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde sözünü ettiği Bayburt’taki Ali Şingâh (Şengül) hamamı günümüzde gelememiş, kalıntıları yakın zamanlarda yıkılmıştır. Akkoyunlu döneminde yapılan bu hamamın sıcaklık bölümünün mukarnaslı trompları ve bir köşe odasının kalıntıları günümüze gelebilmiştir. Buna dayanılarak hamamın klasik dört eyvanlı hamam plan düzeninde olduğu sanılmaktadır.
Bayburt Camileri
Ulu Cami (Merkez)
Bayburt Ulu Camisi’nin, Anadolu Selçuklu Sultanı II.Gıyaseddin Mesut zamanında (1282-1298) yaptırıldığı sanılmaktadır. Ancak değişik tarihlerde gördüğü onarımlar nedeni ile orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü 1967 yılında yapının tümünü onarmıştır. Bu onarımda caminin minaresi, mihrap önü kubbesine geçişi sağlayan mukarnaslı tromplardan bazıları ve ibadet mekanına açılan iki kapısı dışında yapının tamamı yenilenmiştir.
Dikdörtgen planlı bir yapı olup, mihrap yönüne dikey, sekiz kalın paye ve bunları birbirine bağlayan geniş kemerlerle ibadet mekanı üç sahna ayrılmıştır. Orta nef kubbeli ve kare bir mekandır. Bunun dışındaki bölümler tonoz örtülüdür.
Ulu Caminin çeşitli yerlerinde kitabe ve ferman metinleri bulunmaktadır. Ancak bunlar caminin yapımı ile ilgili belgeler değildir. Örneğin son cemaat yerinde beş kitabe vardır. Bunların yanında Osmanlıca ferman metinleri bulunmakta olup, bu metinler kadınların çalışma düzeni ile ilgilidir. Mihrabın üzerindeki Arapça kitabe ise 1222 tarihli olup, bir kümbetten alınmıştır. Caminin dış duvarındaki kitabe ise 1820 tarihli bir medrese kitabesidir. Son cemaat yerinin batı duvarının üzerindeki kitabe ise bozulmuş olduğundan okunamamıştır.
Osmanlı Ulu cami plan tüplerinden bir örnek olan yapı dikdörtgen planlı olup, üzeri dıştan toprak damlıdır. Caminin önünde sonradan yapılmış bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Buradaki yuvarlak kemerli bir kapıdan ibadet mekanına girilmektedir. Mihrap dikdörtgen bordürle çevrilmiş sivri kemerlidir. Büyük ölçüde özelliğini yitirmiştir.
Caminin orijinal minaresi kare kaide üzerine silindirik gövdeli olarak yükselmektedir. Petek kısmı da oldukça kısadır. Minarenin sekiz cepheli pabuçluğu ve yuvarlak gövdesinde geometrik ve bitkisel motifli çiniler bulunmaktadır. Bu şekildeki minareler Anadolu Selçuklu geleneğinin bir devamıdır.
Ferahşat Bey Cami (Demirözü)
Bayburt Demirözü İlçesinin Pulur (Gökçedere) bucağında bulunan Ferahşat Bey Camisini Akkoyunlu Korkmaz Bey’in oğlu Ferahşat Bey 1517 yılında yaptırmıştır. Ferahşat Bey bu caminin yanı sıra medrese, han, hamam, imaret ve konukevi de yaptırmıştır. Ancak bunlardan han, imaret ve konukevinden hiçbir iz günümüze gelememiş, hamam ise harap bir durumdadır. Yapı topluluğunun kuzeydoğu köşesinde XVI.yüzyılın başında yapıldığı sanılan L biçimli beş bölümlü bir medrese yer almaktadır. Bu medresenin avluya açılan kapıları ve pencerelerinin kemerleri üzerine Farsça yazılı kitabeler bulunmaktadır. Yapı topluluğunun üzeri düz toprak damla örtülüdür.
Osmanlı mimarisinin tek kubbeli cami tiplerinden olan bu yapı iki renkli kesme taştan yapılmıştır. Yalnızca kare kaide üzerinde yükselen minaresi tuğladandır. Caminin önünde üç sütunun taşıdığı ve ibadet mekanının uzantısı olan duvarlarla desteklenen kubbeli, üç bölümlü son cemaat yeri bulunmaktadır. Yuvarlak kemerli kapısından kare planlı caminin içerisine girilmektedir.
Kutlu Bey Cami (Sünür-Çayıryolu)
Kutlu Bey Camisinin ne zaman yapıldığı konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu konuda bir kitabesi de günümüze gelememiştir. Bazı kaynaklarda XIV.yüzyılın ikinci yarısında Fahrettin Kutlu bey tarafından yaptırıldığı yazılıdır. Ancak cami üzerindeki bir kitabeden camiyi Akkoyunlu Devletinin kurucularından Turali Bey’in oğlu Fahrettin Kutlubey 1550 yılında onardığı öğrenilmiştir.
Caminin minaresi üzerindeki kitabede 1676 tarihi bulunmaktadır. Osmanlı-İran savaşları sırasında İran Şahı Tahmasp bu bölgeye hücum ederek çevreyi yağmalamış, cami ve medreseleri de yıktırmıştır. Kutlu Bey Camisi de bu arada tahrip edilmiştir. Bundan sonra Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1550 yılında onarılmıştır.
Cami, açık bir avlunun sonunda bulunmaktadır. Son cemaat yeri ve ibadet mekanı dört kalın ağaç direkle mihrap yönüne dikey üç sahna bölünmüş ve üzeri de toprak damla örtülmüştür. Caminin 30 m. doğusunda XIV.yüzyıl sonlarında yapıldığı sanılan sekizgen planlı türbe yer almaktadır. Günümüzde mimari ve sanat tarihi yönünden herhangi bir özelliği kalmamıştır.
Yukarı Hınzeverek (Çatalçeşme) Cami (Demirözü)
Demirözü ilçesi Çatalçeşme Köyü’nde bulunan Yukarı Hınzeverek Camisinin kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı kesinlik kazanamamıştır. Ancak Pulur ve Sünür’e yakın olmasından ve oradaki camilerle benzerlik göstermesinden bu yapının bir Akkoyunlu eseri olduğu sanılmaktadır. Değişik zamanlarda onarım gördüğünden özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir.
Kare planlı ibadet mekanının üzeri tromplar yardımı ile duvarlara dayanan merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Sonraki yıllarda bu kubbe yıkılmış ve caminin üzeri dört ahşap ayağın taşıdığı bir örtü ile kapatılmıştır.
Caminin önünde dikdörtgen planlı dışa açık bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Mihrabı dışa taşkın olmayan yarım yuvarlak şekilde olup, sanat tarihi yönünden bir özellik taşımamaktadır. Kesme taş kaide üzerindeki minaresi tuğladan, silindirik gövdelidir.
Yakutiye (Yeni) Cami (Merkez)
Bayburt Cumhuriyet Caddesi üzerinde, Eski Yakutiye Medresesinin bulunduğu alanda yer alan Yakutiye Camisi Evkaf Nezareti’nin (bugünkü Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün) ve Bayburt halkının yardımlaşması ile 1913 - 1915 yılları arasında yapılmıştır .
Cami ve minaresi tamamen kesme taştan olup , işçiliği taş işleme sanatının güzel örneklerindendir .
Zahit Efendi Camisi (Merkez)
Merkez Zahit Mahallesi’nde bulunan cami 1514-1515 tarihleri arasında bugün aynı mahalleye ismi verilen Zahit Efendi tarafından yaptırılmıştır . Birkaç kez onarım gören cami ve minaresi orijinal yapısını muhafaza etmektedir . Evliya Çelebi Bayburt’u ziyaretinde bu camiden bahsetmiştir.
Bayburt Mağaraları
Çimağıl Mağarası (Merkez)
İl merkezinde yaklaşık 35 km. uzaklıktaki Aşağı Çımağıl Köyü’nün Taşındibi Mahallesinden sonra yaya olarak yaklaşık bir saatte ulaşılabilmektedir . Mağaranın 600 m. uzunluğunda olduğu, içerisinde de küçük su birikintileri bulunmaktadır.
Mağara içerisindeki sarkıt ve dikitler görülmeye değer manzara oluşturmaktadır.
Helva Köyü Buz Mağarası (Merkez)
Masat vadisinin güneyinde Helva Köyü’nde yer almaktadır . İl merkezinden 33 km. uzaklıkta, köyün bulunduğu yamaçta yer alan mağaranın içinde buzdan oluşmuş sarkıt ve dikitler bulunmaktadır .
Köy halkı tarafından değişik zamanlarda soğuk hava deposu olarak kullanılmış olan mağara buz oluşumlarının değişik şekillerini yansıtmaktadır .
Köprü Çeşme
AKŞAR KORGAN KÖPRÜSÜ
Tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Korgan Köprüsü Halk arasında "Meliğin Köprüsü" olarak anılmakta, merkeze bağlı Akşar beldesinde bulunmaktadır.
13 " 14. YY. Selçuklu dönemine ait olan köprü 43,20 metre uzunluğunda dıştan dışa 4 metre genişliğindedir. İki gözlü ve gözlere hakim biri sivri diğeri daha yayvan kemerlidir. Kemerler ve korkuluklar ince yontulmuş sarı taştan diğer kısımlar gelişi güzel moloz taşlardan ve horasan harcı ile yapılmıştır. Kemer yüksekliği su yüzeyinden kilit taşına kadar 5 metredir. 1998 yılında Kültür Bakanlığınca restore edilmiştir.
Bu gün karayolu güzergahının değişmesi nedeniyle kullanılmayan köprü bir zamanlar nice kervanlara ve seyyahlara geçit vermiştir.
Bayburt Evleri
GELENEKSEL BAYBURT EVLERİ
Bayburt Evleri; çok zengin unsurlara sahip, yaşatılması, tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılması gereken önemli kültürel özelliklere sahiptir.
İlimizin kültürel ve tarihi dokusunu gelecek nesillere de aktarmak, İlimize sosyal, kültürel ve ekonomik yönden katkılar sağlayacağı düşüncesiyle Valiliğimiz Örnek Bayburt Evinin otantik yapısına uygun bir proje geliştirmiştir. Bu maksatla Karayolları bahçesinden arsa alınmış ve Bayburt Evi inşaatına başlanmıştır.
Bayburt Evi geleneksel Bayburt Evleri mimarisine ve yapı malzemelerine dayalı olarak 3 katlı karkas bina olarak çatısı örtülmüş kaba inşaatı bitirilmiştir.
Bayburt Evleri; oda, ev, avlu, sofa gibi bölümlerden meydana gelmektedir. Dam diye tabir edilen ahır ve samanlık bölümü olan “Merek" evin tamamlayıcı unsurlarından biridir. Binanın alt iki katı taştan, üst katı ise ahşap ve çamurun karışımı olan harpuştadan ibarettir. Yapı malzemesinin temel unsurunu oluşturan taş, Bayburt’tan çıkarılmaktadır. Bayburt Taşı yapı ve estetiğini Bayburt’lu ustalardan almaktadır. Bu taş Bayburt Evi Projesi çerçevesinde daha çok tanıtılmış, ekonomik değere kavuşturulmuştur.
Bayburt evi bütün bölümlerinin yanı sora terek, kurun, teci, kehriz, caş taşı, ambar, yüklük, ocak, kahvelik, keyveni direği, fort bacası, hepen, güvercin bacası, kırman gibi bölümleri di ihtiva edecektir
Türbeler
DEDE KORKUT TÜRBESİ
İlimizin güney doğusunda merkeze bağlı 39 km. mesafedeki Masat köyünün hemen çıkışında yapılış şekli ve mimari tarzı ile çok eskilere uzanan ve halk arasında Alî Baba diye geçen türbe Alî Baba (Büyük Baba) anlamında kullanılan ve bütün Türk dünyasını yakından ilgilendiren , Dede Korkut’a ait olduğu söylenen türbedir . Türbenin üzerinde eski Türkçe 718 rakamı görülmektedir . Yapılış şekli ve kullanılan malzeme bakımından adı geçen kişiye ait olabilecek karakterdedir . Anıt türbe Orhan Şaik Gökyay’ın 1986 basımı Dede Korkut Hikayeleri Kitabında resimli olarak yer almaktadır .
ŞEHİT OSMAN TÜRBELERİ
Şehrin batısında Şehit Osman Tepesinde bulunan her iki türbenin Saltukoğullarına ait olduğu şeklinde görüşler mevcuttur . Buna göre türbeler Saltuk kumandanlarından Mengüç Gazi’nin kardeşi Osman ve kız kardeşine aittir . Üzerinde bulunan kitabeler çok silik olduğu için okunmamaktadır . Şehrin batısındaki kayalık tepeye adını veren bu türbeler , sarı taştan yapılmış olup taş işleme sanatımızın güzel örneklerindendir
AHMEDİ ZENCAN TÜRBESİ (KÜMBET)
Halk arasında "Kümbet"diye isimlendirilen bu yapı ilimiz Cumhuriyet İlkokulu karşısındadır . Yapının Ahilerden Ahmet-i Zencaniye ait olduğu bilinmektedir . Ahmet-i Zencani İlhanlı hükümdarı Olcaytu Hüdâbende Han zamanında , Emir Mahmut tarafından yaptırılan Mahmudiye ve Celaleddin Hoca Yakut tarafından yaptırılan Yakutiye Medresesinde çalışmış , ilim ve kültür hareketlerinde şöhret bulmuş bir şahıstır . Yapının H.1200 tarihli onarım kitabesi vardır . Sekiz kenarlı bir poligon durumunda olan kümbetin içinde kare şeklinde bir mezar odası mevcut olup , çatısı piramit şeklinde yapılmıştır . Türbenin 1315-1325 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır .
SÜNÜR (ÇAYIRYOLU) KUTLU BEY TÜRBESİ :
Akkoyunlu devletinin kurucularından Turali Bey oğlu Kutlu Bey’e ait olan bu türbe kendisi tarafından yaptırılan caminin 30 M. doğusunda bulunmaktadır. Türbede kendisinin ve ailesinin mezarları bulunmaktadır. Türbenin özellikle Şah Tahmasp’ın bu bölgeye yaptığı tahribatlar nedeni ile bir bölümü yıkılması kitabelerin tahrip oluşu sebebi ile yapılış tarihi hakkında bir bilgi mevcut değildir . Ancak Kutlu Bey’in 1389 yılında öldüğü bilindiğine göre türbenin bu yılda yapıldığı sanılmaktadır . Yine bu türbede bulunan bir başka kitabe 1659/1660 M. (H. 1070) yılında onarım gördüğü sanılmaktadır.
BEY BÖYREK (BAMSI BEYREK) TÜRBESİ
Bayburt’un 2 km. doğusunda bulunan Erenli köyünün batısında , şehirden bakıldığında görülen bir tepe üzerindeki yapı Dede Korkut Hikayelerinde geçen en önemli kişilerden biri olan Bey Böyrek’e aittir . Halk arasında ziyaret olarak da bilinen bu mezar ve sonradan ilave edilen dikdörtgen şeklinde bir taş binadan oluşmaktadır .
YANBAKSI (GÜNEŞLİ) KÜMBETİ
Halk arasında "Yanbaksı Kümbeti" adı ile anılan bu yapı , İl Merkezi ile Demirözü ilçesi arasında bulunmaktadır . Yapının tarihini aydınlatacak bir kitabesi yoktur . Halk arasında bu kümbetin Otlukbeli savaşında şehit olan Seyyid Kasım adında bir kişiye ait olduğu söylenmektedir . Kümbetin Danişmentliler dönemine ait olabilecek karakter taşıdığı görülmektedir . Sekizgen bir taban üzerine oturmuş ve kesme sarı taşlardan inşa edilmiştir .
AKŞAR {BALAHOR} OSLU BABA TÜRBESİ
Akşar kasabasında bulunan Oslu Baba Türbesi Bayburt taş işçiliğinin en güzel örnelkerinden biridir.Bir tepe üzerinde bulunan Oslu Baba türbesi Bayburtun Önemli uğrak yerlerinden biridir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)